Telefonunu Kapatan, Sorumluluğunu Kapatır!

Vali Yavuz’un çizgisi çok net: Eğer bir görevi üstlenmişsen, bunun bedelini de ödeyeceksin. Halkın ihtiyaç duyduğu bir noktada çalışıyorsan, gecenin bir yarısı çalan telefon senin sorumluluğundur. Telefonunu kapatıp rahat bir uyku çekmek istiyorsan, kusura bakma ama bu sorumluluğu üstlenme. Sabit bir mesai düzeni arıyorsan, sabah 8, akşam 5 çalışan bir memur ol. Sonrasında git kahveye, okeyini oyna, kimse de telefonun niye kapalı diye sormaz. Ancak, halkın derdiyle dertlenmesi gereken bir pozisyondaysan, telefonunu kapatamazsın!

“BU DİYARDA YA GÖREVİNİ YAPARSIN YA ÇEKİP GİDERSİN”

Bu sözleri söylemek kolay değil. Ancak Sayın Vali, bu tavrıyla şunu açıkça ifade ediyor: Bu şehirde artık “torpille bir yerlere gelen” ama geldiği yerin hakkını veremeyenlerin dönemi kapanıyor. Eğer bir görev aldıysan, o görevin sorumluluklarını taşıyacaksın. Taşıyamıyorsan, o koltuğu boşaltacaksın. Çünkü Malatya gibi bir deprem bölgesinde, hiçbir kurum çalışanının, hele ki kritik bir birimde görev yapanların, halkı mağdur etme lüksü yok.

“TELEFON KAPATANLARIN HİKÂYESİ”

Anadolu’da güzel bir söz vardır: “Sorumluluk almayı bilmeyen, işin ucunu bırakır.” İşte tam da bu noktada, telefonunu kapatanların hikâyesini konuşmak gerekiyor. Rivayet odur ki, eskiden bir köyde, gece aniden bir yangın çıkar. Yangın büyür, köylü ne yapacağını bilemez. Köyün ağasına haber vermek isterler, ancak ağa, “Beni gece rahatsız etmeyin” diyerek kapısına kilit vurmuştur. Yangın köyü kül eder. Ağa sabah kalkıp kapısını açtığında, artık kapısının önünde ne köy kalmıştır ne de halk. Bugün sorumluluk alan ama görevini yapmayanların hali de bu ağanın hikâyesine benzer. Telefonunu kapatıp halktan uzak duranlar, yarın bir gün halkın nezdinde zaten yok hükmünde olacaklardır.

VALİ YAVUZ’UN NET MESAJI: “HİZMET İÇİN VARSINIZ!”

Sayın Vali, bu konuda asla geri adım atmadı ve atmayacak. Kurumların başında olan yetkililerin bu kurallara sıkı sıkıya uyması gerektiğini her fırsatta dile getiriyor. Özellikle halkın acil ihtiyaç duyduğu anlarda, telefonların açık olması ve vatandaşın derdine kısa sürede çözüm bulunması gerektiğini vurguluyor. Aksi halde, bu görevi layıkıyla yerine getiremeyenlere bir mesajı var: “Bu diyar ya hizmetle var olur ya da bu hizmeti yapamayanlarla vedalaşır.”

BU ŞEHİR ÇİFTLİK DEĞİL, SORUMLULUK ALANI

Bazı kişiler, siyasi konjonktürün arkasına sığınıp bir yerlere gelmiş olabilir. Ancak unutulmaması gereken bir şey var: Bu şehir bir çiftlik değil. Hele hele depremin enkazından yeni yeni kalkmaya çalışan Malatya’da, kimsenin bu kadar vurdumduymaz olma hakkı yok. Eğer bir görev aldıysanız, bu görevin hakkını vermek zorundasınız. Torpille geldiğiniz bir yerde, o koltuğun hakkını vermiyorsanız, halkın size olan sabrı da tükenir.

HALKA HİZMET ETMEK ŞEREF İŞİDİR

Vali Seddar Yavuz’un bu konuda ne kadar hassas olduğunu ve bu hassasiyetini her fırsatta dile getirdiğini biliyoruz. Bu yazının amacı da bir çağrı yapmak: Sorumluluk alan herkesin telefonları açık olacak. Halkın derdine derman olunacak. Bahaneler, ertelemeler, sorumsuzluklar son bulacak. Çünkü halk için hizmet etmek bir şeref işidir ve bu şerefi taşıyamayanların, o koltukları işgal etmesi kabul edilemez.

Sayın Valimiz, bu kurallara uymayanlara karşı en sert tavrı alacaktır. Buna tüm kalbimizle inanıyoruz. Çünkü Malatya’nın bugün en çok ihtiyacı olan şey, sorumluluklarının farkında olan, telefonlarını kapatmayan, halkın derdiyle dertlenen kişilerle yoluna devam etmektir.

Bu diyar ya hakkıyla yönetilir ya da sorumsuzlar çekip gider. Telefonunu kapatanlar için Malatya’da yer yoktur!

REMZİ HAYTA YAZDI