Aylardan Aralık 2024. Acısıyla tatlısıyla geldi geçiyor. PTT’deyim, sıra beklerken gözlemliyorum; fatura ödeme, havale, alma, gönderme, kargo gönderenler… PTT yazısını görünce Balaban’da çocukluğum geldi aklıma.
Eskiden özel kıyafetleriyle aynı renk şapkaları, omuzlarında çantaları, ellerinde tomarla mektuplar, bayramlar, yılbaşları, postacılar ve yeni yıl kartları… O günleri özlemle hatırladım. 65-70 yıllarını hatırlıyorum. PTT (Posta Telgraf Telefon) en çok kullanılan haberleşme aracıydı. O zaman PTT sıla ile gurbet arasında köprü görevi görürdü. Bizler sıladayken gurbet yolu gözledik, gurbete geldik. Yaban ellerde yabancı olduk, sıla hasreti çektik… Bizim yöremiz göçtür, gurbettir, sıla özlemidir. Göç, uzun yıllar önce başlamış. Kimi okumaya, kimi çalışmaya, kimisi de gelin giderek terk etmiş ana baba ocağını, ata yurdunu… Nerede olursan ol, nereye gidersen git insanın çocukluğunu yaşadığı memleketi gibisi yoktur. Özlemlerini mektupla, kartla gidermeye çalışırsın. Postacının yollarını gözleyerek, dama konan kuşun ötüşünden, gece gördüğü rüyayı yorarak, bugün bir haber gelecek diye gözü yollarda kalır… Yılbaşı kartlarına tebrik de denirdi. Fosforlusu, ışıl ışıl simlisi, manzaralar, şehirler, renk renk masal dünyasını andıran evler, denizi, ormanı, karlar arasında bacası tüten, bahçesinde çam ağaçları, geyikler olan, treni, şehirleri, sanatçıları… Biz çocuklar ilk olarak tebrik kartlarında gördük. O manzaraların içinde hayallere dalar, başka bir dünya olduğunu düşünürdük. Kartları özenerek seçer, düşünerek yazardık. Zarfa koyarak ön yüzüne alıcının adresini, arka yüzüne gönderenin adresini dikkatlice yazardık. Bunun sebebi ise adres yanlış yazılırsa kart sahibine ulaşmazdı. Çok duyardık “hasretlik çok zor, insan iki satır mektup karalar, hiç olmazsa bir kart atar, hayırsız!” diyeni. Çocukken gelen kartları paylaşamazdık. Anneler mektupları, tebrik kartlarını sandığın bir köşesinde özenle saklardı. Kart postallar hayaller diyarıydı. Belki çocuk olduğumuzdan, ruhumuzda kalan o büyülü dünyanın güzelliği, hatırlayınca bile içimizi ısıtıyor hâlâ o eski pırıltılı simli kartlar. “Kapının Ardı Gurbet” derler. Kapının ardı gurbet derler, kara tren, turnalar, yollar, dağlar hepsi hasreti dile getirir. Bazen şarkı, bazen de türkü olur dillerde. Şimdi hiçbir şey eskisi gibi değil. Samimiyet yok, sevgi saygı azaldı, insanlığı teknoloji bitirdi. Bırakın mektup yazıp kart atmayı, elimizdeki telefonlardan arayıp hal hatır sorduğumuz bile yok. Bir tuşla kopyala yapıştır. Yazılan mesajlar ne kadar da soğuk ve duygusuz. İki satır mektup kadar yüreğimize dokunmuyor. Tüm güzellikleri nasıl da tükettik. Yeni yılınızı en içten temennilerimle kutlar; sağlıklı, huzurlu, başarılı bir yıl dilerim. YAZAR- NERMİN YILMAZ AKBALABAN YAZDI
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)