Hayatta maddiyat her zaman önemli gibi görünse de, insanı gerçekten “adam” yapan şeyin para olmadığını defalarca kez görmüşüzdür. Her parası olanı adam yerine koymadığımız gibi, sadece maddiyata değer verenlerin şerefi ve karakteri sorgulanmaya muhtaçtır. Çünkü insanı insan yapan değerler paranın ötesindedir: şeref, dürüstlük ve onur.
Toplumumuzda, bazı kişiler yalakalık yaparak, yalan söyleyerek veya insanları aldatıp kandırarak servetler biriktirir. Daha büyük evler, lüks arabalar alır; belki görünürde büyük bir başarı elde ederler. Ancak bu başarı, kişinin karakterini, onurunu ve insanlığı kaybetmesi pahasına elde ediliyorsa, kazandıkları şeyler hiçbir anlam ifade etmez. Zira, mal mülk geçici; fakat insanın adı, itibarı ve bıraktığı iz kalıcıdır.
Rivayet odur ki, bir zamanlar büyük bir servet sahibi olan bir adam, yaptığı her işte kısa yoldan zengin olmayı amaçlar ve her yolu mübah görerek ilerler. Ancak yaşlılık kapıya dayandığında, kazandığı tüm paranın ona mutluluk getirmediğini, aksine insanları ondan uzaklaştırdığını fark eder. Elinde kalan sadece servetidir, fakat onu paylaşacak ne dostları ne de bir ailesi kalmıştır. Oysa, başka bir hikayede, tüm varlığını kaybeden bir kişi, çevresindeki insanların ona duyduğu saygı ve sevgiden hiçbir şey kaybetmez. Çünkü o, yalan dolana başvurmamış, şerefini her şeyin üzerinde tutmuştur. Hayatının sonunda ise sahip olduğu en büyük hazine, etrafındaki insanların ona olan güveni ve sevgisidir.
Şeref ve onur, her zaman pahalı servetlerle ölçülmeyen değerlerdir. Örneğin, efsanevi liderlerden biri olarak bilinen Büyük İskender, fethettiği toprakların büyüklüğünden daha çok, gösterdiği adalet ve insanlığa olan bağlılığı ile hatırlanır. Tarih, salt para ve güç peşinde koşan krallardan çok, halkına karşı dürüst ve onurlu davranan liderleri yüceltir. O nedenle, servet veya maddi kazanımlar ne kadar büyük olursa olsun, kişiyi “adam” yapan onun karakteridir.
Bu konuda Mevlana’nın şu sözünü hatırlamak yerinde olacaktır: “Görmüyorsun; altın madeni toprak altında, yılan da… Demek ki değerini dışındaki altın değil, içindeki cevher belirler.” Bu söz, aslında şerefin paradan daha değerli olduğunu gösteren en güzel örneklerden biridir. Parası olan bir kişi, içindeki yılanı saklayarak kendini altın gibi gösterebilir. Ancak, içindeki cevheri olmayan birinin ne kadar zengin olursa olsun, değerli bir insan olarak görülmesi imkânsızdır.
Günümüzde birçok insan, sosyal medyada veya çevresinde maddi zenginliklerini göstermekle övünüyor. Fakat gerçek dostluklar, para veya statü ile değil, insanın dürüstlüğü, sadakati ve verdiği sözlerle kazanılır. Para, kaybedilse bile yeniden kazanılabilir. Ama şeref bir kez kaybedildiğinde geri kazanılması imkânsızdır. Nitekim, tarihte nice insanlar, sahip oldukları şerefi korumak adına zorluklara göğüs germiş, hatta hayatlarını feda etmişlerdir. Onların geride bıraktıkları miras, kazandıkları altınlar değil, verdikleri mücadele ve duruşları olmuştur.
Bir hikâye anlatılır: Bir bilge, genç bir adama şu tavsiyede bulunur: “Hayatta parayı kazanabilirsin ama kaybettiğin itibarı geri kazanmak çok daha zordur.” Bu sözler, paranın geçici olduğunu, ama insanın toplum nezdinde bıraktığı onurun kalıcı olduğunu çok güzel özetler. O genç adam yıllar sonra büyük bir iş adamı olur, fakat her zaman şeref ve dürüstlüğü ön planda tutarak büyür. Sonunda geriye dönüp baktığında, asıl zenginliğinin kazandığı para değil, toplumda bıraktığı onurlu iz olduğunu fark eder.
Bugün etrafımıza baktığımızda, maalesef paranın gücüyle saygınlık kazanmaya çalışan insanları görmekteyiz. Ancak bu insanlar, gerçek dostlukları, güveni ve toplumsal saygıyı kazanmakta zorlanır. Çünkü şeref ve onur, satılacak veya satın alınacak şeyler değildir.
Unutulmamalıdır ki, insana değer kazandıran şey para değil, dürüstlüğü ve karakteridir. Her servet sahibi adam olamayacağı gibi, her adam da servet sahibi olmasa da onuruyla yaşayabilir. Şerefini kaybeden bir kişi, ne kadar zengin olursa olsun, gerçek anlamda yoksuldur. Paranın değer biçemediği tek şey, insanın onurudur ve bu değer, hayatımızın en büyük hazinesi olarak kalmalıdır. REMZİ HAYTA YAZDI – MALATYA FLAŞ HABER
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)