Malatya Turgut Özal Üniversitesi (MTÜ) tarafından organize edilen Uzun Dönem Bakımda Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Sempozyumu, aynı zamanda Uzun Dönem Bakım ile Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarını bir araya..
Malatya Turgut Özal Üniversitesi (MTÜ) tarafından organize edilen Uzun Dönem Bakımda Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Sempozyumu, aynı zamanda Uzun Dönem Bakım ile Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarını bir araya getiren Dünya’da ilk program olma özelliğine sahip.
Birçok üniversiteden konuşmacı ve katılımcının olduğu sempozyum Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Uzm. Dr. Orhan Koç’un açılış konuşmaları ile başladı.
Açılış konuşmalarında GETAT’ın önemine vurgu yapan Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, “Anadolu’muz birçok medeniyeti barındırmış eşsiz bir coğrafyadır. Hiç şüphesiz güzel yurdumuz, sadece bu medeniyetlere değil, sağlık alanında önemli buluşlara ve GETAT uygulamalarına da ev sahipliği yapmış ve değerli tıp alimleri yetiştirmiştir.” dedi.
“Bu Uygulama ve Yöntemler İnsan Sağlığına Bütüncül Yaklaşmamızı Sağlamaktadır.”
“Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları engin bir geçmişe ve zengin uygulama çeşitliliğine sahip olan çeşitli geleneksel tıp metotlarını içeren bir tıp alanıdır.” İfadelerini kullanan Bakan Yardımcısı Alp Meşe, “Geleneksel ve tamamlayıcı tıp kavramı sağlığın korunmasında, hastalıkların önlenmesinde, teşhisinde, iyileştirilmesinde veya tedavisinde kullanılan farklı kültürlere özgü teorilere, inançlara ve deneyimlere dayanan bilgi, beceri ve uygulamaları kapsar. Bu uygulama ve yöntemler insan sağlığına bütüncül yaklaşmamızı sağlamaktadır.” sözlerine yer verdi.
“İnsanlık Her Zaman Sağlıklı Kalmak İçin Bir Arayış İçinde Olmuş ve Yeni Modeller Geliştirmiştir.”
Prof. Dr. Alp Meşe, “İnsanoğlunda yıllar içerisinde oluşan bilgi ve tecrübe tıp insanlarının da katkıları ile belli başlı disiplinleri oluşturmuştur. Bu şekilde insanlık her zaman sağlıklı kalmak için bir arayış içinde olmuş ve yeni modeller geliştirmiştir. Anadolu’muz birçok medeniyete ev sahiplik yapmış eşsiz bir coğrafyadır. Hiç şüphesiz güzel yurdumuz Anadolu sadece bu medeniyetlere değil, bu medeniyetlerde yaşamış olan tıp alimlerine de ev sahipliği yapmıştır. Hipokrat’tan Galen’e, Sabuncuoğlu Şerafettin’den İbn-i Sina’ya ve Aziz Sancar hocamıza kadar birçok değerli bilim insanı tıp bilgisine ve insanlığa önemli katkılar sunmuşlardır ve sunmaya da devam etmektedir. Dünyanın birçok ülkesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları başta hastalar olmak üzere tüm paydaşların ilgisini çekmektedir. Ülkeler geçmişi oldukça eskiye dayanan bu tür uygulamaları vatandaşlarına kanıta dayalı ve güvenli bir şekilde sunmak amacıyla düzenleme yoluna gitmekte ve mevcut sağlık sistemlerine entegre etmenin yollarını aramaktadır. Hali hazırda bazı uzak doğu Asya ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde bu uygulamaların sağlık sistemine eklendiğine ve integratif tıbba bir yöneliş olduğunu görmekteyiz.” şeklinde konuştu.
“Gelecek Nesilleri Özveri ile Yetiştiriyoruz”
MTÜ’nün kısa sürede gerçekleştirmiş olduğu akademik çalışmalara ve üniversitenin bilim eşliğinde hızlı büyümesine değinen Rektör Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, “Üniversitemiz akademik birimleri ile büyürken aynı zamanda bilim üretiyor, topluma fayda sağlıyor ve gelecek nesilleri özveri ile yetiştiriyor. Kurulduğu ilk günden itibaren kalite bilinci ile öğrenci, personel ve paydaşlarının görüşlerini alarak eğitim-öğretim, araştırma, yönetim ve toplum yararına hizmetler başlığında sunmuş olduğu çalışmaları yürüten, izleyen ve bu hizmetlerini sürekli iyileştiren Malatya Turgut Özal Üniversitesi, gerçekleştirdiğimiz etkinlikler ile toplumun sorularına cevap veriyor alanlarında uzman konuklarımız ile toplumsal fayda sağlarken öğrencilerimize eğitim niteliğinde programlar gerçekleştiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
“GETAT’a İlgi Artıyor”
Dünya Sağlık Örgütü’nün Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp tanımına değinen Karabulut, Türkiye’de 27 Ekim 2014 yılında 15 tane GETAT uygulaması yönetmeliği çıkartıldığını belirterek, bu uygulamaların akupunktur, apiterapi, fitoterapi, hipnoz, homeopati, kayropraksi, kupa, mezoterapi, reflexoloji, ozon terapi ve sülük olduğunu söyleyerek, akupunktur ve ozon terapi uygulamalarının aktif olarak yapılmakta olduğunu vurguladı. Son dönemlerde hastalıklara yeterli süre ayıramaması ve kullanılan ilaçların yan etkilerinden kaçmak için hastaların GETAT yöntemlerine ilgisi arttığına değindi.
“Geleneksel Ve Tamamlayıcı Tıp, Günümüz Modern Tıbbın Yanında Destekleyicidir.”
Prof. Dr. Karabulut, “Geleneksel ve tamamlayıcı tıp, çağdaş tıbbın alternatifi değildir. Modern tıp uygulamalarında çok önemli gelişmelere rağmen bugün halen çaresi bulunamamış ve adı konulamamış hastalıklar da mevcuttur. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp, günümüz modern tıbbın yanında destekleyicidir. Hem dünyada, hem de Türkiye’de besin destek ürünü pazarı büyümeye devam ederken, tüketime yönelik talep ve ilgi de o derece artıyor. Bundan dolayı da yerli ve uluslararası üreticiler Türkiye pazarına sürekli besin destek ürünlerini sunmaktadır. Aynı durum diğer ülkeler için de geçerlidir. Muazzam bir tüketim pazarı var. İşte geleneksel ve tamamlayıcı tıp burada araya girmek zorunda.” ifadelerini kullandı.
GETAT konusunda eğitim, uygulama, araştırma merkezi olmayı hedeflediklerini belirten Rektör Karabulut şu şekilde konuştu; “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezimizi kurmakla kalmadık, apiterapi için Arıcılık Araştırma Merkezimizi, hipoterapi uygulamaları için Atçılık ve Atlı Sporları Uygulama ve Araştırma Merkezimizi, başta acı kayısı çekirdeği olmak üzere Kayısı ve Ürün Geliştirme Uygulama Araştırma Merkezimizi de kurduk. Uygulama ve Araştırma Merkezleri’miz ile akademik çalışmalarımızın alan temelli uygulamalarını gerçekleştiriyor ve kıymetli sonuçlar elde ediyoruz.”
Rektör Prof. Dr. Karabulut Kayısı ve Kayısı Ürünleri Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin kuruluşunu gerçekleştirerek Malatya’nın en önemli değerlerden biri olan kayısıyı akademik ve bilimsel olarak incelediklerini ve bu verileri kayisiakademisi.com web sitelerinde toplumun yararına sunduklarını belirtti. Kayısı ile ilgili bilimsel çalışmalarına değinen Prof. Dr. Karabulut, “Bir sağlıkçı ve biyokimyacı olarak uzun yıllar kayısının sağlığa olan çok ciddi katkıları üzerine de çalıştım. Ekibimizle kayısını kükürt sorunu, kayısı çekirdeğini sağlığa etkileri gibi birçok çalışma yaptık. Sağlık alanında kolon kanserinde, meme kanserinde denemelerini gerçekleştirdiğimiz ve Tarım ve Orman Bakanımızın da destekleri ile pozitif ürünler listesine giren Prebiyotik Kayısı Çekirdeği Ekstresi ürünümüz Kayısır’ın üretimini gerçekleştiriyoruz.” sözlerine yer verdi.
Prof. Dr. Karabulut GETAT’ın bir çok alanında önemli çalışmalar yürüttüklerini belirtti, Ziraat Fakültesi bünyemizde kenevir ekimini gerçekleştirdiklerini ve kenevirin özellikle tıp ve sağlık açısından incelenmesine yönelik araştırmalar yaptıklarını belirterek. Türkiye’nin arıcılık ve bal üretiminde dünya sıralamasında en üst seviyelerde yer aldığını göz önünde bulundurarak bugün örneğine az rastlanır bir şekilde üniversite bünyesinde apiterapi uygulama merkezinin bulunduğunu ve dünyada ilgi odağı olduğunu belirtti.
“Uzun Dönem Bakımda GETAT Uygulamaları Başlık Olarak Bir İlk.”
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Uzm. Dr. Orhan Koç, “Biraz taradığımızda spesifik anlamda uzun dönem bakımda GETAT ilişkisi hep kronik hasta üzerinde kurulmuştur ama uzun dönem bakımla ilgili direkt bir etkinliğin ilkini şu an yaptığımızı söyleyebiliriz.” ifadesini kullanarak, düzenlenen sempozyumun önemine değindi.
“Uzun Dönem Bakımda Engelli ve Yaşlıyı Birlikte Anmak Lazım.”
Uzun dönem bakımın gündemde olmasının gerektiğini, engelli ve yaşlıyı da bir bütün olarak düşünmek gerektiğini belirten Genel Müdür Koç, “Türkiye’de şu anda 535 bin ağır engellimiz ve bunların 165 bini yaşlı olarak evde bakım hizmeti alıyor.
Kurumsal bakım hizmetlerinde yine engelli anlamında baktığımızda 28 bine yakın engellinin kurumsal bakım aldığını, 24 bin yaşlının da uzun dönem bakım hizmeti aldığını biliyoruz.
Bu açıdan baktığımızda hem engelli hem yaşlı anlamında uzun dönem bakımında GETAT uygulamalarının belki ağırlıklı müzik terapi ile başlayan fakat polifarmasi noktasında farklı uygulamalarla ilaç kullanımını azaltmak, çoklu ilaç yan etkilerinden kurtarmak ve yine beslenmeye yardımcı metodlarla da dengeli beslenmesini, sağlıklı beslenmesini ve belki akupunktur uygulamaları ve farklı uygulamalar ile ağrı yönetimi ve aktif sağlıklı hareket kabiliyetleri noktasında birçok alan olduğunu görüyoruz.” şeklinde konuştu ve Uzun dönem bakım süreçlerinde GETAT uygulamalarının, bu sempozyumun sonucunda da yapılacak klinik çalışmalarına, iş birliklerine açık olduklarını belirtti.
“Dünya Sağlık Örgütünün Tüm Çalışmalarında Türkiye Var”
Dünya’da ve Türkiye’de GETAT konusuna değinen Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamaları Daire Başkanı Dr. Mehmet Zafer Kalaycı,
“Dünya sağlık örgütünün tüm çalışmalarında bizler varız, Türkiye var. Her türlü değişiklikte, yeni bir model oluşturmada, zenginleştirilmesinde Türkiye’nin görüşleri alınıyor. Şu anda çoğu ülke mevzuatlarımızı model olarak alıyor. Yakın zamanda uluslararası bir kongre planımız var. Eğer onları da gerçekleştirebilirsek inşallah, Türkiye’yi Geleneksel Tamamlayıcı Tıp alanında bir mutfak yapmaya niyetimiz var. Bu hem eğitim anlamında hem uygulamalar anlamında olacak.” dedi.
“Geleneksel Anadolu Tıbbı Markamız Olacak”
Gazi meclisimizde Anadolu tıbbı markası gündeme geldi, bu söylendi artık. Anadolu tıbbı inovasyon ve entegrasyon merkezleri konuşulur oldu. Artık dünyada olan geleneksel Çin tıbbı, geleneksel Kore tıbbı gibi Geleneksel Anadolu tıbbı markamız olacak. Bu büyük bir şemsiye olacak, o şemsiyenin altında üniversiteler olsun, sanayi kuruluşları olsun herkes olacak, eğitimler bu şemsiyenin altına girecek ve biz Anadolu tıbbını dünyaya mal edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Mine Tuncel şu şekilde konuştu, “SADEFE bünyesinde 18 dernek barındırıyor. Bugünkü toplantı ile ilgili iki derneğimiz var, birisi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp derneğimiz diğeri de daha sonraki oturumlarda konuşmacı olarak bulunan Müzik Terapi derneğimiz. Dolayısı ile biz bu alana çok değer veriyoruz. İnsan hayatının son döneminin en kıymetli dönem olduğuna inananlardanız çünkü artık yapabildikleriniz yapamaz oluyorsunuz ama bilinciniz yerinde, çok bilgiyle donatılmışsınız ama vücudunuz izin vermiyor. Dolayısı ile biz bu dönemde SADEFE olarak EVSAD öncülüğünde bütünleşik bakım modelini topluma yerleştirmek istiyoruz. Çok hızla yaşlanan bir toplumuz hepimiz biliyoruz bunu. İnsanın aslında her şeye ihtiyacı var. Ruh ve beden olarak. İnsan için manevi bakım da önemli. Sadefa olarak 5 uluslararası kongre yaptık, EVSAD olarak kongrelerimiz var. Umuyoruz biz de yaşlandığımızda bütünleşik bakımı alma konforuna sahip oluruz.” dedi.
MTÜ tarafından organize edilen Uzun Dönem Bakımda Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Sempozyumuna MTÜ Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, MTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Serdar Karaca, MTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Aladağ, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergun Kutlusoy, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Erdal Aktürk, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Neşe Karakaş ve Kale Turizm ve Otel İşletmeciliği MYO Müdürü Suat Kuluşaklı katıldı. Sempozyum açılışı Rektör Karabulut’un, MTÜ Öğretim Görevlisi Hacı Kırnık ve öğrencilerin destekleri ile hazırlanan “La Galibe İllallah.” ve “Şefaat Ya Resullallah.” yazılı el yazması tablolar ve Özal Akademi Bülten dergisi hediyelerinin takdimleri ile son buldu.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)