Milletin Sesi Mehmet Akif-(27 Ekim 2020) -10- Değerli Dostlar Önümüzdeki 28 Ekim 2020 Çarşamba’yı 29 Ekim 2020 Perşembe’ye bağlayan gece,Habibi Kibriya Muhammed Mustafa (s.a.s)’in dünyayı teşriflerinin yıl dönümü..
Milletin Sesi Mehmet Akif-(27 Ekim 2020)
-10-
Değerli Dostlar
Önümüzdeki 28 Ekim 2020 Çarşamba’yı 29 Ekim 2020 Perşembe’ye bağlayan gece,Habibi Kibriya Muhammed Mustafa (s.a.s)’in dünyayı teşriflerinin yıl dönümü olan Mevlid Gecesini idrak edeceğiz. İslâm âlemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Bu vesile ;
İmanın manasını bize anlatan, mümin olmanın gereği olarak namazdan oruca, hacdan zekâta her bir ibadetimizi nasıl yerine getireceğimizi bize gösteren;
Sevgili Peygamberimizdir.
Nitekim o kendisini şöyle anlatır: “Ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”
Sünnet namazları kılmak nasıl ondan bize miras kalmışsa, samimi ve dürüst olmak, can taşıyan her varlığa şefkat ve merhamet göstermek, adaletten ayrılmamak, ailenin değerini bilmek ve mümin kardeşliğinin hakkını vermek de aynı şekilde onun sünnetidir.
Efendim!
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ‘da;
KADIN VE AİLE
“ Ne hisli validelerdir bizim kadınlarımız “
Mehmet Akif Ersoy
“Aile toplumun özü ve ruhudur.
Akif, bir asır önce ortaya çıkan sosyal, idari ve ekonomik çözülmeye işaret etmiş, son kale olan aileye dikkat çekmişti.
Biz ki her mevcudu yıktık, gayesiz bir file ile
Yıkmadık bir şey bıraktık…Sade bir şey:Aile
Eğer o da yıkılırsa artık düzelmenin imkanı yok.
Çünkü Akif’e göre aile;önem verilmesi gereken bir cennettir. Kutsal bir mekandır.
İnsanlar sağda solda, kahve köşelerinde pinekliyeceğine, ailede huzuru aramalıdır.
Aileye;Vatan gibi, mukaddes değerler gibi önem verilmelidir.
Kadınlarımız…Annelerimiz…
Akif kadınlarımızı anne sıcaklığında, değer ve kıymetinde görür.
Cennetin ayakları altına serildiği anneler…
Bu yüzden sevgiye,saygıya ve sonsuz hürmete layıktır.
O asla bozulmamalı ,
Akif evlenecek kızların, eşlerinin iyi seçilmesini isterdi.
Üstat M.E.Düzdağ’ın,Akif ‘in aile anlayışını özetlediği şu sözleriyle bu bahsi kapatalım.
“Erkek;Çalışkan, Müşfik ve merhametli, aynı zamanda da ailenin hakimi ve idarecisi; kadın, erkeğinin en yakın desteği ve sevgilisi.Hayalı ve örtülü.Ve bütün aile, dindar, temiz iyi ve doğru insanlardır.”
Aile aynı zamanda insanlığın ilk mektebidir. Hayata ve dünyaya ilişkin hangi temel meseleleri öğrendiysek, ilkin aile çevremizden öğrendik. Sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı, yardımlaşmayı, merhameti, empatiyi, yoksulu gözetmeyi ve bir arada yaşayabilme kültürünü ilk mektebimiz olan aileden öğrendik. Dolayısıyla bu ilk mektebin çatısını çok sağlam bir şekilde kurmak ve devam ettirmek mecburiyetindeyiz.
Çok şükür ki; Türkiye’de aile yapısı henüz dağılmış, tükenmiş değildir. Dünyada ve Türkiye’de aile yapısını değersizleştirmeye, özgürlük karşıtı bir kısıtlılık olarak tarif etmeye, aileyi dağıtmaya yönelik sinsi ideolojiler ve sapkın davranışlara rağmen, Allah’a çok şükür, Türk toplumunun en sağlam yapısı aile yapısıdır. Kök hücremiz sağlamdır, kök hücremiz kıyamete kadar sağlam kalmaya devam edecektir.
Aile meselelerini dile getirirken, çocuk hakları konusuna da ayrıcalıklı bir yer vermek zorundayız. Böylece; anne, baba, çocuklar ve geniş aile içinde herkesin sorumluluklarını bildiği, herkesin haklarını da sonuna kadar kullandığı ama bunu bir çıkar çatışması veya mütareke anlayışı ile değil de, aynı çatı altında, aynı yuva içerisinde, uyum, ahenk ve harmoni içerisinde “kapsayıcı aile” anlayışıyla gerçekleştirdiği bir aileyi inşa etmek hepimizin, toplumumuzun vazifesidir.
Değerli Dostlar!
Mehmet Akif’ten Seçme Sözler:
“Evet Vahdet lazımdır; dünya için de ahiret içinde…”
Biz doğuluların en büyük kusuru, Batılılar gibi sebat ehli olmayışımızdır.Her ferdimiz az çok bu kusurla maluldür.
İman mağlup edilemez.
Kaybedecek vaktimiz yoktur. Aramalı bulmalı ve yazmalıyız.
Ah biz şarklıların vazife hissini ihsas edecek bir aşı keşfolunsa !Nereye gittimse, insanların vazife duygusunu göremiyorum.Bu şuurun uyandığı gün, şark yakasını kurtarmış demektir.
Yeis kadar melun bir his olamaz. Onu kalbin harim-i imanına asla yaklaştırmamalı.Yalnız ümidi azimle, mücahede ile teyide çalışmalıdır.
Vaiz milletin mazisini bilmeli, cemaati istikbale hazırlamalıdır.
Mazisi yıkık adamın, Atis’i olurmu?
Ya hamiyetsiz olaydım ya param olsa idi…
Yetimin ahını, yağmur duası zannetme!
Cemaatten uzaklaşmak , uzaklaşmaktır Allah’ tan.
İşte Avrupalılar böyledir. Müslümanları taasup ve bağnazlıkla suçlarlar.Heyhat! Dünya da mutaassıp bir millet varsa Avrupalılardır!
Milletler topla, tüfekle, zırhlı ordularla, tayyarelerle yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki bağlar çözülerek, herkes kendi başının derdine, kendi havasına, kendi menfaatine, kendi menfaatini temin etmek kaygısına düştüğü zaman yıkılır.
Hıristiyanlıkta övünülecek az şey olduğu halde Avrupalılar neler yazmışlar, en ufak şeyi nasıl büyütmüşler.Bizim tarihimiz ise mefahirle, övünç tablolarıyla dolu olduğu halde bunlar işlenmemiş, nazmedilmemiş, tarihin sayfaları arasında öyle kalmış,
Bunları bulup çıkarmak, yazmak, gençliğe ithaf etmek lazım.
İnsan iki şeyi bilmelidir Biri haddini, diğeri de hesabını. Ben haddimi bilirim ama hesabımı bilemem.
Bakıyorum ayrı ayrı pek iyi adamlarız. Bizi medeniyette dünyalar kadar geri bırakan milletlerin fertlerinde bizdeki büyüklükler yok. Sonra bakıyorum, bir yere gelince bir sosyal topluluk oluşturamıyoruz.Çünkü o terbiyeden( eğitim) mahrumuz işte bizim muhtaç olduğumuz terbiye asıl bu ikinci terbiye olacaktır.
Hiçbir şey bireylerin çabası ile yani tek başına çalışmakla Kabil olamıyor. Bütün hayat öyle bir şekil almışken tek başına çalışan bir adamın alnından damlayan terler, tıpkı gözyaşı gibi dökülüp gidiyor, hiçbir fayda temin etmiyor. Ne zaman bir yere gelmiş binlerce alın birden terlerse işte o vakit bu gayretin yeryüzünde bir izi, bir eseri görülebilir.
Dindar olmasaydım, gençliğimde ahlaksız olabilirdim.Faziletin sosyal bir kavram( anlayış ve uygulama) haline gelmediği genç yaşta, insanı din tutar.
Avrupalılar zapt etmeyi kararlaştırdıkları memleketin ahalisi arasında evvela tefrika sokar, senelerce milleti birbirleriyle boğuştururlar. Sersem ahali bu suretle yorgun düştükten sonra gelip çullanırlar. Bu günde işte bize karşı aynı siyaset kullanıldı.zaten heryerdeki siyasetleri budur. Hindistan’ da, daha evvel Endülüs ‘ te, sonraları Cezayir’ de İran’ da hep böyle yaptılar. Takip ettikleri siyaset hep aynı siyasetttir, hiç değişmez.
Evet, biz dinimize,hukukumuza tecavüz ettirmeyeceğiz.
Bize savlet edenlere silahımız yoksa dişimizle, yumruğumuzla hücum edeceğiz.Allah’ın nurunu söndürmeye kıyan eden ağızları bu yumruklarla tıkamalıyız.Allah’ın ve Peygamber’ in rızası bu suretle hareket etmededir.
İyi biliniz ki düşmanları def etmede korkaklık göstermek,hezimet ve firar ile teslim-i diyar eylemek, hüsran ve utanç ile ölmektir.
İman demek; zillet demek değildir,izzetle yaşamak, izzetle ölmek demektir.
Fakat bilirsinizki haklı olmak başka,haklı çıkmak gene başkadır.Haklı çıkmak için kuvvet lazımdır.
Konuşmak Bir Mana İse Susmak Binbir Mana. Herkes Konusmasına Konuşur Lakin Sükût Yürekli oLana.
Ağlarım, ağlatamam, hissederim, söyleyemem. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım.
Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak, alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz.
Yumuşak huylu isem kim demiş uysal koyunum; kesilir belki ama çekmeye gelmez boynum.
24 saatden birini hakka vermeyene insan denilir mi?
Hayır, Hayal İle Yoktur Benim Alışverişim, İnan ki, Her Ne Demişsem Görüp de Söylemişim..!
Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
Aldanma insanların samimiyetine, menfaatleri gelir herşeyden önce.. Vaad etmeseydi Allah cenneti, O’na bile etmezlerdi secde.
Ne ibrettir kızarmak bilmeyen çehren, Bırak kardeşim tahsili ; git önce Edep, Haya öğren.
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, bir hilâl uğruna yâ Rab, ne güneşler batıyor.
İnmemiştir Kur’an, bunu hakkıyla bilin,Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.
Bir Ailenin İki Ferdi İle Yaratmış Sizi Yaradan, Kaldırın Bu Ayrılıgı Artık Kaldırın Aradan.
Gaye uğrunda çalışmak, düşünmek, nihayet ölmek.Ah ne güzel meşgale,o ne hoş eğlence, o ne Mesut hatime imiş!..
Ağlarım, ağlatamam, hissederim, söyleyemem. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım.
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun.
Ben çocukluğumdan beri; Biz yaşayamayız, Avrupalılar ilerlemiş, siz iler de çok kötü günler göreceksiniz. ‘ nakaratını dinledim çevremden.Bizleri çalışmaya, gayrete sevk etmeye değil, kalplerimize ümitsizlik mayası aşıladılar. Halbuki şöyle demeliydiler ‘Çocuklar geceli gündüzlü çalışınız ki bu memleket kurtulsun!”
Size ellerinden gelen kötülüğü yapmaktan çekinmeyen, bu hususta hiç bir fırsatı kaçırmayan, dininize yabancı milletleri kendinize, sırlarınıza dost edinmeyin.Bunların haktan görünerek size güler yüz göstermelerine, hayrınızı İster gibi tavırlar yakınmasına asla kapılmayınız.Onların gece gündüz isteyip durduğu sizin felaketinizden, yok olmanızdan ve esaretinizden başka bir şey değildir.”
(Bu özet;Üstad, Yazar sayın Mehmet Nezir Gül beyefendinin eşsiz “ Duruşunu Bozmayan Adam Mehmet Akif Ersoy “adlı eserinden derlenmiştir.)
“Niyet Hayır,Akibet Hayır “olur.
İnşaallah.
Kalın sağlıcakla!
Adnan Yılmaz
27.10.2020 Ankara
Sayın valim kaleminize sağlık.