Merhametin Yükü ve İnsan Olmak - Malatya Flaş Haber
Köşe Yazısı

Merhametin Yükü ve İnsan Olmak

Hayatımız boyunca sık sık merhametimizle adım attık, beklentileri geride bırakıp sadece vermenin önemini kavradık. Ancak zamanla, bu merhametin kendimize olan etkilerini unuttuğumuzu fark etmekte geç kaldık. İnsan olmanın gerekliliklerini yerine getirirken, kendi duygusal sınırlarımızı ihmal ettik; başkalarını mutlu etmeye çalışırken kendi mutluluğumuzu unuttuk.

Merhametin Yükü ve İnsan Olmak

Birçok kez başkalarının ihtiyaçları ön planda olurken kendi duygularımızı bastırdık. Karşılık beklemeden verdik, ancak verdiğimizin değerini sorgulamak yerine, vermekten aldığımız duygusal karşılıkları görmezden geldik. Bu süreçte kendi içimizde biriktirdiğimiz hayal kırıklıkları ve eksiklikler, zamanla paramparça olmuş bir kalp ve içsel yangınlar olarak kendini gösterdi.

Kendimizi sürekli erteleyerek, başkalarının bize yüklediği rolleri en iyi şekilde oynamaya çalıştık. Ancak bu süreçte, karşımızdakilerin bize karşı olan sorumluluklarını ve duygusal beklentilerini ihmal ettik. Oyunlar oynadık, mutluluk maskeleri taktık; ancak hiçbir zaman kendi duygularımızı ve ihtiyaçlarımızı göz önünde bulundurmadık.

Belki de en büyük hata, insanların bizi anlamadığını düşünürken, aslında kendimizi anlamamak ve duygusal sınırlarımızı korumak konusunda ihmalkar davranmamızdı. İnsan olmanın gerekliliklerinden biri de kendi mutluluğumuzu gözetmek, içimizdeki çocuğun sesini duymak ve kendi duygusal sınırlarımızı belirlemek değil miydi?

Ahde vefa prensibini benimsedik; başkalarının isteklerini yerine getirmek için çaba harcadık. Ancak bu çaba, kendi içsel denge ve mutluluğumuzdan fedakarlık etmekle sonuçlandı. İnsan olmanın bize verdiği en büyük armağanlardan biri, kendi duygusal ihtiyaçlarımızı anlamak ve kabul etmektir.

Geçmişteki hatalarımıza saygıyla yaklaşarak, kendimize olan haksızlıklarımızı kabul ediyoruz. Kendimize ve duygusal dünyamıza uzattığımız el, artık bizi geçmişte yaralayan tüm acıların üzerine bir örtü seriyor. İnsan olmanın bir parçası olarak, kendi içsel denge ve mutluluğumuzu korumak için gereken adımları atmaya kararlıyız.

Şimdi, kendimize olan saygımızı yeniden kazanmak ve kendi duygusal ihtiyaçlarımızı gözetmek için bir adım atma zamanı. Artık sadece vermek değil, almak ve içsel dinginliğimizi korumak da önceliklerimiz arasında olacak. Çünkü insan olmak, sadece başkalarını mutlu etmekle değil, kendi mutluluğumuzu da gözetmekle ilgilidir.

Galiba ben, almadan vermenin Allah’a mahsus olduğunu unutmuşum…Ahde vefayı prensip yaptım kendime, kimsenin ekmeği ile oynamadım çok şükür, kimsenin işine gücüne karışmadım. Biri bende bir istediyse ben on verdim. Sanırım en çok hatayı da burada yaptım. İstenilen kadarı vermedim fazlasını verdim. Herkesi kendim gibi zannettim. Bahane üretmedim. Hep açık sözlü oldum. Kazancımı saklayıp kenara atmadım. Dostlarımla yemek istedim. Hediyeleşmek sünnettir dedim. Bu benim ikinci karakterim oldu.beni anlayan elbette çıktı ama bir o kadarda üzen…Varsın üzsünler ben insan olmaya devam edeceğim. Ben yine gönüllere girmeye çalışacağım tek kaybeden ben olayım. Çünkü sonuçta çok şükür insanım. REMZİ HAYTA

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL