Malatya İli, 6 Şubat 2023 Depremlerini Tersine Devrim gibi yaşayan bir şehir oldu. Tersine Devrim dememin nedeni her şeyin tersine aniden dönmesini sağlamış olması düşüncesine dayanmaktadır. O Tarihten önce, Malatya, çevresinin yıldızı, gelişmesini belirli bir yere getirmiş, çarşısı-pazarı kendine mahsus olan, gastronomisini Dünyaya tanıtmaya hazırlanan, sanayi kenti olma yolunda emin adımlarla ilerleyen, yaşanabilirlik düzeyi Türkiye ortalamasının üstünde olan, yeşil alanları ve yeşil dokusuyla örnek olan bir şehir idi. Depremden sonra bu özelliklerinin tamamı ya ortadan kalktı ya da zayıfladı.
Malatya, depremlerin hemen sonrasında kriz yönetmedeki süratini depremin yıktığı ve hasar bıraktığı yapıları ortadan kaldırmak ve yeniden inşa etmek konusunda kazanamamıştır. Yaşam alanlarının tahrip oranı bakımından Hatay’dan sonra ikinci sırada olan bir şehir; inşa konusunda çeşitli ölçütlere göre Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Adıyaman’dan sonra beşinci olmuştur. Hatta ihtiyaç duyulan konut ile gerçekleşme oranı bakımından sekizinci sırada yer almaktadır.
Bunların ana gerekçesi ne olabilir?
Bu soruya verilecek cevaplar tartışmalı bir durumu anlatmaktadır. Bir bakıma herkes kendi baktığı pencereden yorum yapmayı tercih edecektir. Bir grup yapılaşmanın niceliğine bakarak çok başarılı vurgulaması yapacaktır. Bir başka grup bazı çalışmaları yeterli, bazılarını yetersiz gördüğünü beyan edecektir. Başka bir grup hiçbir şey yapılmadığını öne sürecektir. Bu ihtimaller başka başka bakış açılarına göre artış da kaydedebilecektir. Ancak ana görüş üçe ayrılmaktadır. Bu görüşler yapılan çalışmaya olumlu bakanlar, olumsuz bakanlar ve bağdaştırıcı bir biçimde yaklaşım sergileyenler şeklinde sıralanabilir.
Her görüşün dikkate alınması gereken birtakım doğru yönleri elbette olacaktır. Bundan ötürü bir şey yapılmamıştır diyenlere katılırsak vefasızlık örneği sergilemiş oluruz. Her şey tam olarak yapılmıştır dersek ilimize ve insanımıza haksızlık yapmış oluruz. O halde hüküm olarak güzel şeyler yapılmıştır ancak Malatya’nın yaşadığı yıkım düzeyinin zamanında ortadan kaldırılmasına yetecek ölçüde çalışma olmamıştır demek durumunda olacağız.
Bu hali bizim için anlaşılabilir kılan faktörler mevcuttur. Bu faktörler: Yıkımın çok geniş bir alanda hakim olması, devletin bu kadar büyük bir yıkımın çabucak üstesinden gelebilecek bir bütçeye sahip olamaması, her yerde aynı anda yapılan yıkım ve yapımların işgücü açığı ortaya çıkarması, ekonominin enflasyon baskısı altında olması, kamuda ortaya çıkan yetki karmaşasının deprem bölgesinde kararları uygulamada zorluk yaratması gibi nedenler olarak sıralanabilir.
Malatya’nın mevcut halini bizim için anlaşılmaz kılan faktörler de mevcuttur. Bu faktörler de şu şekilde sırlanabilir: Malatya’ya ayrılan hibe bütçesinin sadece iki ilçesi yıkılmış Gaziantep’in bile 22 Milyon Euro gerisinde olması, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay’da inşa süreci sona doğru yaklaşırken, Malatya’da hala yıkılması gereken binaların bekleniyor olması, Çarşı projelerinin Hatay ve Kahramanmaraş’ta daha az katlı ve yollarının daha geniş olmasına karşılık Malatya’da daha çok katlı-daha dar yapılı bölmelere ve sokaklara sahip olması, belediyelerin üzerine düşen ruhsat vermek ve yerinde dönüşümü hızlandırmak vizyonlarının olmaması gibi örnekler verilebilir.
İkinci yılına yaklaşan depremlerin sonrasında Malatya’nın yukarıdaki hususların dışında bir ayrıcalıklı yönü de şanssızlık olarak kayda geçmiştir. O da artçı depremlerin en çok sayıda ve en yüksek düzeylerde diğer şehirlere göre daha fazla Malatya’da gerçekleşmiş olmasıdır. Bu durum Malatya’nın gündeminden depremin hiç çıkmamasını ve kaybedilmiş olan nüfusun geri dönüşünün diğer ağır hasarlı şehirlerin çok gerisinde kalmasını temin etmiştir.
Bu gerçeklikler ışığında, Malatya’nın kısa sürede toparlanabilip normal şehirler arasına girmesi mümkün değildir. Çünkü, deprem, Türkiye’de çok geniş alanda egemen olmuştur. Malatya’da da Türkiye’deki olgunun bir izdüşümü yaşanmıştır. Şehrin kuzeyinde çok az etkilenme var iken, güneyinde ise adeta taş üstünde taş kalmamıştır. İlk planda evsiz kalanların sayısının 500 ile 600 bin arasında olduğu görülmüştür. Söz konusu depremler döneminde en ağır koşullu mevsim koşullarını yaşayan iki yerden biri Malatya olmuştur. Malatya ve Elbistan arama ve kurtarma çalışmalarının günlerce -15 ile -20 arasında gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bundan ötürü de evsizlerin hepsine çadır temini sorun olduğu için ilk planda şehrin idarecileri nüfusu dışarı çıkarmak konusunda çok hızlı davranmıştır. Bu durum, insanları soğuktan kurtarmak veya imkanlar hazır olana kadar organize olmak için doğru olabilir ama giden nüfusun gittiği yerden geri dönmemelerinin ana gerekçesi olmuştur.
Zaten şehrin toplumsal ve kültürel yapısından ötürü ilk planda insanların toplu çadırkentlere de yerleşmediğini söyleyebiliriz. İlk günlerde insanlar ya kendi bahçe evlerine çok sayıda akrabasıyla geçmiştir, ya da il dışındaki akrabalarına gitmişlerdir. Çadırda kalmayı tercih edenler de kendi özel alanlarına inşa etmeyi tercih etmiştir. Konteynerkentlerdeki durum çadırkentlerden farklı olmuştur. Konteynerkentlerin daha güvenlikli, yardımlar içeren ve daha fazla evi andıran yapısı oraların benimsenmesinde etkili olmuştur.
Rezerv alan uygulaması her şeyini kaybetmiş insanların evlerini kendi başlarına inşa etmesi mevcut ekonomik koşullarda olamayacağı olgusundan dolayı belki de Malatyalılar için en geçerli inşa süreci olacaktır. Ancak bu inşa sürecinin mülkiyet hakkını göz ardı eden boyutları bu meselenin tartışmalı yönüdür. Özellikle kat, cephe özellikleri ve metrekare bakımından mülkü sağlam olanların mülklerinin yerine yapılan yapılarda sorunlar bulunmaktadır. Bu hususların çözülmesi durumunda, rezerv alan uygulamasının yerinde dönüşümden daha hızlı bir şekilde şehrin inşa ve ihyasını temin edeceği aşikârdır. Rezerv alan uygulamasının aksayan yönlerinin kamuoyu nezdinde istişareler yapılarak yeniden yapılandırılması anlamlı olacaktır.
Çoğunluğun yerinde dönüşümü istediği bölgelerde de hibe ve kredi olarak devletin verdiği kaynağın günün ekonomik koşullarına uygun hale dönüştürülmesi şart görünmektedir Yapılacak yeni düzenlemelerle bu tercihle inşa ve ihya süreci 100-200 sayılarından 10 bin sayılarına doğru gelişim gösterecektir.
Malatya’da vatandaş yaralı, vatandaş masum, vatandaş perişan. Ortalama Anadolu Şehri nüfusu kadar birey ilinden ve evinden uzakta durmaktadır. Bir o kadar insan da soğukta ve sıcakta yaşanılması mucize olan konteynerkentlerde yaşamaktadır. Herhalde bu durum Malatya’mızda her zaman tercihsel olarak gizlenmiş gibi görünmektedir. Hangi gerekçe ile şehrimizin önderleri bizde sorun yok, siz başka yerlere bakın ifadesini kullanmışlardır bu bilinmemektedir. Bu durumun faturasını deprem sonrasındaki bakışı büyük oranda etkilemiştir.
Bugün için Malatya’ya yapılacak şeylerden önemli olan bazı başlıkları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
Sonuç olarak Malatya’nın sorunlarının giderilmesi ve eskisinden daha güzel görünüme kavuşması hayalimizdir. Bu hayalimizin kıvamında gerçekleşmesi için hepimizin görevlerini tam yapması yerinde bir yaklaşım olacaktır. Malatya her şekilde Malatya Malatya bulunmaz eşin şekilde anılacak bir şehirdir.
Prof. Dr. Mustafa TALAS
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)