Eskiden işler başka türlü yürürdü. Bir selam yeterdi, iş bitmeye. İnsanlar birbirini cebindeki parayla değil, yüreğindeki mertlikle, aklıyla, edebiyle değerlendirirdi. Şimdi dön bir bak bugüne… İnsanlara sorulan ilk soru, “Nerelisin?” ya da “Ne iş yaparsın?” değil; “Cebinde ne var?” olmuş. İnsan olmuş, vefa bilirmiş, kötü gün dostuymuş; kimsenin umurunda değil. Para varsa kıymetlisin, yoksa rüzgarın önünde savrulup giden bir yapraksın.
Bir rivayet anlatılır hep büyüklerimizden: Eskiden bir köyde, düğüne çağrılan davetlinin haline, ahlakına bakılırmış. Fakirse, yanına varılır; “Senin varlığın bize şereftir” denirmiş. Şimdi o köylerde bile işler değişti. Kim zengin, kim nüfuzlu; sofrada baş köşe ona ayrılıyor. Eee, para konuşunca yürek susar olmuş.
DOST KİMDİR, ARKADAŞ KİMDİR?
Dost ayrı, arkadaş ayrı. Dost, kötü gününde de iyi gününde de yanındadır. Yüreğiyle gelir, cebindekiyle değil. Arkadaş ise işi düştüğünde kapını çalar. Büyük şehirlerde bunu daha çok görürsün. Hani “dostum” dediğin vardır ya, bir gün bakarsın çıkar uğruna seni iki dakikada satar. Dostluk, sabır ister. İnsanları tanımak kolay değildir; zaman ister. Ama ne olursa olsun, kaybeden biz olmayız. Çünkü maddiyata dayalı dostlukların ömrü kısa olur. Samimi dostluk ise bir ömür sürer.
Bir hatıramı anlatayım: Gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda bir dostum vardı. Çok zor bir dönemden geçiyordum. Maddi sıkıntılar, iş yükü… Derken, o dostum bir gün yanıma geldi. Bir zarf bıraktı masama. “Bu zor günlerinde belki işine yarar” dedi. Zarfı açtım, içinde biraz para vardı. Ama mesele para değil; mesele, o incelikti. O dostum hâlâ yanımda, hem iyi günümde hem kötü günümde. İşte dost dediğin budur!
Benim şu 44 yıllık gazetecilik hayatımda da gördüğüm budur. Çok şükür bir dostum var, o da hem iyi günümde, hem kötü günümde yanımda oldu. Gerisi mi? Gerisi teferruat. Para mı? Vallahi şu dünya kurulduğundan beri kimse parayla dostluk satın alamadı. Çünkü para her şeyi alır ama samimiyeti, güveni, vefayı asla…
Bir de tam tersi vardır. Çocukluğumdan beri tanıdığım biri vardı. Birlikte çok şey yaşadık. Ama yıllar sonra bir gün, küçük bir menfaat için beni sırtımdan vurdu. Öyle bir acıydı ki, tarif edemem. Ama dedim ya, kaybeden ben olmadım. Çünkü maddiyata dayalı dostluklar biter, ama yürekten dostluklar kalıcıdır.
DOSTLUKLARIN DEĞERİ NEREDE?
Bir gün, eski zamanlarda bir dervişle bir tüccar sohbet ediyormuş. Tüccar, dostlarından şikayet etmiş:
— Herkes maddiyata bakıyor, dostluklar çıkar üzerine kurulu!
Derviş gülümsemiş:
— Evlat, dost dediğin dua gibidir. Sıkışınca hatırlanır ama gerçekte hep yanında olmalıdır.
Bugün insanlar bu hikmetleri unuttu. Herkes birbirinin cebine bakıyor. Arkadaş dediğin, güzel vakit geçirmek için gelir. Ama dost dediğin, sana hayat verir. Ölümünden sonra bile ardından dua ediyorsa, işte o zaman bir şeyler başarmışsın demektir.
44 yıllık gazetecilik hayatımda bir şeyi hep gördüm: Gerçek dost, yüreğinle kazandığın insandır. Arkadaş çok olur; ama dost azdır, özdür. Bugün herkes para için koşuyor. Ama unutmayın, para gelir geçer. Bir dostun yoksa, dünya kadar paran olsa neye yarar?
İster Anadolu şivesiyle oku ister İstanbul Türkçesiyle; dostluk dediğin zenginlik değil, yürek işidir. Para dediğin gelir geçer, ama dost dediğin ömür boyu kalır. “Benim dostum var mı?” diye bir sor kendine. Eğer varsa, onun kıymetini bil. Yoksa da arama, çünkü dost bulunmaz; yüreğine layık olan gelir seni bulur.
Çünkü dostluk, alınmaz satılmaz; yürekten gelir. Ömrünüz dostlukla dolsun; gerisi teferruattır.
Dipnot: İnsanlık, maddiyattan üstün bir değer. Ya bu değeri yaşatacağız, ya da yalnızlığın ortasında kaybolup gideceğiz. Seçim senin. REMZİ HAYTA- MALATYA’DAN
Dost demek çok önemli bazen kardeşten anne babadan bile daha önemli iyi bir dost ben de çok şanslıyım ki hayatımda çok iyi dostlarım var para pul mevki hiç önemli değil önemli olan bunlar olmadan dost kalabilmek 🤲
Değerli Hayta yazınız sabah dersi gibi oldu. Rabbim dost kalmayı ve dosta sahip olmayı ihsan eylesin.