Herkesin Beni Sevmesi Normal mi? - Malatya Flaş Haber
Köşe Yazısı

Herkesin Beni Sevmesi Normal mi?

Gazetecilik mesleği, çoğu zaman yanlış anlaşılmalara, eleştirilere ve övgülere aynı anda maruz kalan bir meslek. Bir gazeteci olarak yazdığınız her cümlenin, her başlığın ve her haberin toplum üzerinde bir etkisi vardır. Bu etki, bazen size olan sevgiyi artırır, bazen de eleştirilerin hedefi olmanıza neden olur. Peki, herkesin beni sevmesi mümkün mü? Tabii ki değil. Aslında bu, beklenmesi bile yanlış olan bir şeydir.

Herkesin Beni Sevmesi Normal mi?

Bir gazeteci olarak, en temel görevim doğruları yazmaktır. Doğru bildiklerimi yazarken, herkesin onayını ya da takdirini kazanma gibi bir zorunluluğum yok. Kimi zaman yazdıklarım beğenilir, kimi zaman ise rahatsızlık yaratır. Ancak gazeteciliğin özü, gerçekleri ortaya koymak ve toplumu bilgilendirmektir. Bu süreçte, birilerinin menfaatine dokunabilir, bazılarının hoşuna gitmeyen şeyler yazabilirim. Ama asıl olan, her zaman doğruyu savunmak ve objektif olmaktır.

Ne var ki, gazetecilik yaparken dikkat etmemiz gereken çok önemli bir nokta daha vardır: Kişisel nefretlerimizi ve menfaat ilişkilerimizi yazılarımıza asla yansıtmamalıyız. Kimi zaman gazeteciler, kişisel husumetlerini ya da kesilen menfaatlerini yazıya taşımaktan çekinmezler. Bu, mesleğimizin etik değerlerine büyük bir zarar verir. Gazetecilik, kişisel hesaplaşmaların arenası değildir. Eğer bir meslektaşım, şahsi öfkesini ve kinini yazıya döküyorsa, bu hem mesleğin itibarını zedeler hem de toplumun doğru bilgiye erişim hakkını ihlal eder.

Benim için en değerli şey, yazdıklarımın arkasında durabilmektir. Şahsi bir çıkar uğruna ya da birilerine zarar vermek için kalemi elime almam. Yazılarımda asıl amacım, topluma hizmet etmek ve bilgi vermektir. Gazetecilik, kişisel menfaatler peşinde koşulacak bir meslek değildir; aksine, adaleti ve doğruluğu gözeten bir meslek olmalıdır. Bu nedenle, ne pahasına olursa olsun, dürüstlük ve objektiflikten asla ödün vermem.

Elbette, bu süreçte herkesin beni sevmesini bekleyemem. Doğrularımı beğenen de olacaktır, eleştiren de. Ancak eleştirilerin ya da övgülerin beni yolumdan saptırmasına izin vermem. Çünkü bir gazetecinin asıl değeri, ne kadar sevildiği ya da nefret edildiğiyle değil, yazılarındaki doğruluk ve dürüstlükle ölçülür. Eğer birileri, kişisel çıkarlarına dokunduğum için benden hoşlanmıyorsa, bu beni endişelendirmez. Benim için önemli olan, doğruyu söylemek ve toplumun güvenini kazanmaktır.

bir gazeteci olarak her zaman objektif kalmak zorundayız. Doğrularımızı yazarken, kişisel duygularımızı ve menfaatlerimizi bir kenara bırakmalı, topluma hizmet etmeyi ilke edinmeliyiz. Bu ilkeye sadık kaldığım sürece, herkesin beni sevmesi gerekmiyor. Çünkü önemli olan, gerçeği savunmak ve doğru bildiğimiz yoldan şaşmamaktır.

Ben, devletime, milletime, bayrağıma ve ezanına bağlı biriyim. Milliyetçiyim, ülkücüyüm ve devletçiyim. Ülkemi seven, ona aşık bir bireyim. Kim ki bu konuda ülkemize zarar vermek isterse, her zaman karşısında dururum. Görevim, yaşadığım ülkeye ve şehre hizmet etmektir.

Ancak bazı yetkililer, maalesef hala yalakaların ve yalancıların sözlerine inanıyor. Söylediklerimi anlamaktan yorgunum; anlarlar mı, bilemem. Kendileri bilir. Ama anlaşılan o ki söylediklerimi algılayamıyorlar. İleride belki anlarlar, fakat o zaman geç kalmış olacaklar. Tren kaçmış olur, benden söylemesi…REMZİ HAYTA YAZDI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL