Hayatın en ağır derslerinden biri, dostlukların zorluklarla sınandığı anlarda verilir. Her insan, hayatının bir döneminde, dostlarının varlığına güvenerek yola çıkar. Ancak, gerçek dostların kim olduğunu, acı dolu günlerde ve sevinçli anlarda öğreniriz. Acılarımızı hafifleten ve sevinçlerimizi paylaşan dostlar, hayatın en değerli hazineleridir. Ancak ne yazık ki, herkes bu hazineyi yanında taşıyamaz.
Baba dostları, abi dostları dediğimiz insanlar, hayatımızın zor zamanlarında birer birer yok olurken, asıl yüzlerini gösterirler. Bu insanlar, gönül tahtımıza çıkardığımız, yanımızda olduklarını sandığımız kişiler olabilir. Ancak, ceplerinde akrep taşıyan bu kişiler, sadece kendi menfaatleri için oradadırlar. Onların dostlukları, çıkarları kadar sürer, menfaat bittiğinde ise tıpkı bir sis gibi kaybolurlar. Oysa gerçek dostlar, kalplere dokunanlar, bu dünyadan götürülecek hiçbir şey olmadığını bilenlerdir. Onlar, bu dünyada sadece bir bekçilik görevi yaptığımızın farkındadırlar ve dostluklarını menfaate değil, yüreklere dayandırırlar.
Ne var ki, Allah herkese hayır yapmayı ve paylaşmayı nasip etmez. Bu, çok az kişinin sahip olabileceği bir erdemdir. Ve bu erdeme sahip olmayanlar, çıkarları uğruna dost bildiklerini bile harcayacak kadar alçalırlar. Hayatın belki de en acımasız dersi, dost bildiğimiz kişilerin ihanetine uğramaktır. Hayat boyu sırtımızda taşıdığımız, uğruna emek verdiğimiz, fedakârlık yaptığımız insanlar, küçük bir menfaat uğruna bizi satabilecek kadar nankör olabilirler. Bu ihanetin izleri, ne kadar silinmeye çalışılsa da, kalpte derin yaralar bırakır.
Ben de 6 Şubat depreminin ardından, dost bildiklerimin asıl yüzlerini gördüm. Kimler dostmuş, kimler düşmanmış, bu zorlu günlerde ayan beyan ortaya çıktı. Hayatımın miladı, belki de bu depremle birlikte başladı. Yıllarımı harcadığım, emek verdiğim insanların aslında nankör olduklarını görmek, en ağır darbelerden biriydi. Ama şunu biliyorum ki, kalbimi sadece Allah bilir. Ve Allah, herkesin kalbine göre nasip verir.
Bu dünyada bazı kişilere hakkımı helal etmeyeceğim. Çünkü yıllarca omzumda taşıdığım, her zor anımda arkamda olmalarını beklediğim insanlar, ihanetin en karanlık yüzünü gösterdiler. Onlar için harcadığım yıllara ve emeğe acımıyorum, çünkü onlar benim için birer kayıp değil, hayatımın en büyük dersiydi. Ve bu ders, bana dostluğun ne kadar değerli olduğunu, ancak gerçek dostları bulmanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha öğretti.
Hayatın en büyük sınavlarından biri, dostlarımızı doğru seçebilmektir. Bu, belki de şansla, belki de zamanla öğrenilen bir gerçektir. Ama bu süreçte, birçok hayal kırıklığı yaşarız. Şimdi geriye dönüp baktığımda, hayatımın büyük bir kısmını nankör insanlarla geçirdiğimi görmek, içimde bir sızı bıraksa da, artık bu yükü sırtımda taşımayacağımı biliyorum.
Allah, herkesin kalbine göre versin. Ve bu dünyada, bazılarına helal etmediğim haklarımı da elbet bir gün alacağım. Dost bildiğim, ama aslında düşman olan insanlara, artık hayatımda yer yok. Onlar, kendi ihanetleriyle baş başa kalacaklar. REMZİ HAYTA- MALATYA FLAŞ HABER
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)