Her şey Malatyalı duayen eğitimci hemşerimiz sayın Kemal Taşkıran ‘ın yazdığı Sıra Dışı Öğretmenlerdi Bir Eğitim Müfettişinin Anıları (*) kitabına Facebook’ta “Bu kitap genç öğretmenler için bir eğitim hazinesi olabilir.” yorumunu yapmamla başladı. Kemal hocam nezaket gösterip kitabını imzalayarak bana gönderdiler. Kitap eğitimcinin eğitim öğretim hayata dokunuş deneyimleri, tecrübe paylaşımları, hayatın olumlu ve olumsuz yönlerini çok güzel tasvir ettiğinden ara vermeden okudum.
Kitabı bir özet yapacakmışım gibi eğitim öğretim için önemli bulduğum iyi örnek, olumsuz örnek, kişi isim ve olayları işaretledim. Ancak özet yapmanın hem kitaba ve hem de okuyucu için merak giderici olacağı düşüncesi ile uygun bulmadım. Okuyucu için zaman zaman ümit veren, huzur veren, yer yerde ruhları daraltan eğitim uygulamalarını ve bunlara karşın bir rehber müfettişin babacan çözümleyici çırpınışlarını okumanızı önemle tavsiye ederim.
Bir diğer arzumda Bakanlığın bu kitap ve benzeri eğitim dünyamızın mirası eserleri, kişileri arşivlemesi, dokümantasyon olarak koruması ve kullanıma açmasıdır. Türk Milli Eğitim sistemine hem mesleki eğitim ve hem de genel eğitim müsteşarlığı yapmış merhum Abdullah Nişancı, Yusuf Ekinci, Ahmet Erdoğan, efsane Akçadağ Köy Enstitüsü Okul müdürü Reyzi Pamir gibi değerlerin belge eğitim hayatları günümüze miras olarak taşınmalıdır. Ben başta Kemal Taşkıran olmak tüm kitap ve hatıra yazan eğitimcilerimizi tebrik ediyorum. Bakanlığın teşviği önemlidir.
Benim de Mesleki Eğitim Sektörü uzmanı olduğum Devlet Planlama Teşkilatı DPT’nin 1987 Yılı Yatırım Programına merhum Yusuf Ekinci Daire Başkanıydı Hizmetiçinin Teşviki başlıklı bir proje konulmuştu, amaç; teftiş, hizmetiçi ve terfiyi birlikte değerlendirmek, kendi tecrübeli uzman eğitimcilerimize hizmetiçinde ders verdirmek ve öğretmenlerimizi yazdığı yazı, kitap, araştırma dahil kariyer basamaklarına sokmaktı.
İnsanlığın “insanı” “insan” kılmak için bulduğu yegâne çözüm, yöntem, iksir eğitimdir. Yazarımız Taşkıran Bingöl’ün dağını taşını bir eğitim müfettişi olarak taramıştır. Tek amaç Cumhuriyet değerlerine bağlı örnek Türk insanını yetiştirmektir.
Güzel bir örnektir ki bu amaç ve hedefi en güzel şekilde Cumhurbaşkanı Yardımcımız Bingöllü sayın Cevdet Yılmaz Cumhuriyetin 100. yıl kutlamasında çok anlamlı ifade etmiştir. “Cumhuriyet aynı zamanda fırsat eşitliği demek. Herkesi kapsamak demek. Fırsatları tüm toplumun önüne koymak demek. Bende Bingöllü bir kardeşiniz olarak Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak görev yapıyorsam, bu cumhuriyet değerleriyle bu makamdayım.” Demişlerdir.
Dijital dönüşüm bu zamanda çok ifade edilen Z kuşağına ulaşmak dahil birçok fırsatı bizlere sunmaktadır. Dijital Medeniyet Tasavvuru Okulu (MTO)’nu kurarak elli binden fazla gencimize ulaşan yazar mütefekkir Yusuf Kaplan üstadımız “Okuma, sadece bilme çabası değildir. Bilme, bulma, olma, kendini aşma ve ötelere ulaşma çabasıdır.
İnsanın insanı hatırlama, diğer mahlukata hakkını verebilme, başkasına hayat hakkı tanıma… İnsanın temel sorunu bu.” Demektedir.
Türk Eğitim Sistemi derinliklerinde sosyolojik tarihimiz de olmalıdır. Bugün hala büyük bedeller ödeyerek yaşadığımız Anadolu coğrafyası gelen göçer köprüsü olmuş, kalanlar, gidenler, kültürel ve etnik değişime uğrayanlar olmuştur Karakeçili, Atmalı, Badıllı ve benzeri aşiretler incelenmeli bu aynı ailelerin içinde kan bir olduğu halde farklı inanç, dil ve kültüre dönüştüklerini, kendilerini farklı tanımladıklarını görürüz. Buradan Göbeklitepe’ye uzanabiliriz. Ümit ediyorum ki Göbeklitepe ve çevresi şimdilik 11 kazı alanı tarihimizi yeniden revize etmeye, Anadol’umuzu daha farklı sahiplenmeye bizleri götürebilir.
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu “Kendi kültüründen haberdar olmayan, haberdar olmadığı bu kültüre küfreden insanların sayısı arttıkça; bu ülkede kendi vatan topraklarını yabancıya satanların, kendi tapularını kendi eliyle veren şerefsizlerin sayısı artacaktır.” Acı serzenişini dile getirmiştir.
Burada beraber çalışma onuruna sahip olduğun Devlet Bakanım Cemil Çiçek’in çok önemli bir serzenişine yer vermek istiyorum; “Türkiye’de tecrübeye sık atıf yapılır ama kimse tecrübeden istifade etmez. Tecrübe mağazası açsak kirasını zor çıkarırız, tecrübenin müşterisi yoktur. Olsaydı üzücü olaylar tekrar yaşanmazdı. Yargıda hiçbir kurum diğerinden üstün değildir, üstün hukuk ve adalettir” veciz ifadesini dillendirmektedir.
Araştırmacı yazar Bedrettin Keleştimur Öğretmen Okulları başlıklı yazısında; 2025 Yılının 16 Mart tarihindeyiz… Ülkemizde ciddi anlamda öğretmen yetiştiren kurum var mı? İlk öğretmen okulları 16 Mart 1848 tarihinde, “Dârulmuallimîn” adıyla açılıyor. İlk öğretmen okulunun açılışının 177. Yılındayız! Günümüzde, Öğrenci sayısı; “19 milyon 126 bin…” Öğretmen sayısı, “Bir milyon 146 bin…” Öğretmen Okullarının açılışının 177. Yılı diyoruz (ama) “Öğretmen Yetiştiren Okullarda…” istikrar sağlayamamışız! Aynı istikrarı, İlk ve Orta Eğitimde de tam anlamıyla sağlandığını da söyleyemeyiz.
Sahi biz Türkiye’nin en başarılı okullarından Anadolu Öğretmen Liselerini bir gecede niye kapattık?
Sonuç olarak; Türk Milleti için en olmaması gereken şey ümitsizliktir. Karanlık geceler nurlu sabahlara gebe olmuştur. Milli duyarlılık varsa, hamdolsun ki vardır, mesrur olmayınız, endişe duymayınız bir Kayı çadırı kurulur, bir Kayı beyi her dem bulunur inşallah. Bu yazımıza vesile olan Kemal Taşkıran öğretmenimize teşekkür ediyorum.
Bu duygularla Ramazan Bayramınızı tebrik eder, sağlık ve esenlikler dilerim.
(*) Kemal Taşkıran, Sıra Dışı Öğretmenlerdi Bir Eğitim Müfettişinin Anıları, Dorlion Yayınları, Sipariş Hattı: 0505 625 99 44
Nurettin KONAKLI nkonakli44@gmail.com
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)