Dürüstlük Lüks mü Oldu? - Malatya Flaş Haber
Köşe Yazısı

Dürüstlük Lüks mü Oldu?

Eskiden bir insanın sözü senetti. Hatır, gönül, komşuluk, vicdan… Bunlar bir toplumun temel taşlarıydı. İnsanlar birbirlerine güvenirdi, saygı ve sevgiyle yaklaşırdı. Peki ya şimdi? Dürüst insanların kıyıya itilip, sahtekârların baş tacı edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Güvenin yerini şüphe, merhametin yerini menfaat aldı.

Dürüstlük Lüks mü Oldu?

Geriye dönüp yirmi yıl öncesine baktığımızda, toplumun nasıl bir değişim geçirdiğini daha net görebiliyoruz. Eskiden komşular birbirini tanır, biri dara düştüğünde diğeri elini uzatırdı. Şimdi ise bırakın yardımı, insanlar selam vermekten bile çekinir hale geldi. Öyle bir zamana geldik ki, düzgün insan kendini ispat etmeye çalışırken, sahtekârlar alkışlanıyor.

Bugün dürüstlük anlatılmaz, yaşanır. Ama ne gariptir ki, dürüst olanlar sürekli kendilerini anlatmak zorunda kalıyor. Çünkü sahtekârlık öylesine yaygınlaştı ki, insanlar doğruyu yanlıştan ayıramaz hale geldi. Oysa dürüst bir insan asla “Ben dürüstüm” demez. Onun doğruluğunu bilen bilir, dostu bilir, arkadaşı bilir. Ama sahtekârlar? Onlar sürekli dürüstlük naraları atar. Çünkü inandırmaya ihtiyaçları vardır.

Toplumda öyle insanlar var ki, yalan söylemeyi meslek edinmişler. Yalanı öyle güzel süslerler ki, bazen kendileri bile inanır. Bunları pazarlayanlar da eksik değildir. Sahtekârı pazarlayan, onun yolunu açan, menfaat karşılığında onu parlatan bir grup hep vardır. Onlar da sahtekârların gölgesinde büyür, onların sırtından geçinir.

Sosyal Medya: Gerçek Mi, Yalan Mı?

Sosyal medya tam bir illüzyon. Bir bakıyorsunuz, biri elinde suyu üfleyerek içiyor, bir başkası uzun uzun dini nasihatler veriyor. Tanımasanız, bilmeseniz inanacaksınız. Ama hayatlarına bir bakın! İnsanları aldatan, iftira atan, menfaat için her yolu mübah gören kişiler… Sahtekârın dini, imanı, vicdanı olur mu? Olmaz. Çünkü bunlar kalptedir, yürektedir, kökten gelir, aile terbiyesinden gelir.

Gerçekten dürüst insanı anlamak çok kolaydır. O konuşmaz, göstermez, pazarlamaz. Onun karakteri, ahlakı, davranışları zaten her şeyi anlatır. Dürüstlük onun kanına işlemiştir, o dürüst olmayı bir seçenek değil, hayatın ta kendisi olarak görür.

Güven Kalmadı, İnsanlar Korkuyor

Bir insanın güvenilir olup olmadığını anlamak aslında çok basittir. Ama biz artık kimseye güvenemez hale geldik. Dürüst insanlar kenara çekildi, sahtekârlar meydanı doldurdu. Bugün insanlar birbirine korkarak selam veriyor. Çünkü herkes herkesten bir kötülük bekler hale geldi. Peki biz nereye gidiyoruz?

Dürüstlüğün bir lüks, ahlaklı olmanın bir yük olarak görüldüğü bu dünyada, doğru olanı savunmak giderek zorlaşıyor. Ama ne olursa olsun, dürüst insanın en büyük şahidi Allah’tır. İnsan bilse ne olur, bilmese ne olur? O yüzden, dürüst insanlar kendini ispatlamaya çalışmamalıdır. Çünkü zaten onların ışığı, onların karakteri yeterince parlar.

Bazen en büyük sınavımız, yalancılar ve sahtekârlar arasında dürüst kalabilmektir. Bu sınavı geçenler, belki hayatta daha çok zorlanacak ama kalplerini kirletmeden yaşamanın huzurunu da hep içinde taşıyacaklar.

Dünya aynı dünya, ama toplum büyük bir çöküş içinde. Dürüst, ahlaklı ve karakterli insanlar sustukça, sahtekârlar daha da cesur hale geliyor. O yüzden susmayın! Doğru bildiğinizi söyleyin, dürüstlükten vazgeçmeyin. Çünkü bir gün herkes, kimin gerçekten ne olduğunu anlayacak. REMZİ HAYTA

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL