Malatya

Çevre Katliamları Bu Kadar Kolay Olmamalı…(Prof.Dr.Mustafa Talas Yazdı )

Çevre ve insan iç içedir. İnsan çevreyi kendi çıkarına göre değiştiren tek varlıktır. Bu değiştirmeyi her zaman olumlu anlamda yapan bir varlık da değildir. Çoğunlukla, insanoğlu, doğanın dengesini bozarak değiştiren..

Çevre Katliamları Bu Kadar Kolay Olmamalı…(Prof.Dr.Mustafa Talas Yazdı )

Çevre ve insan iç içedir. İnsan çevreyi kendi çıkarına göre değiştiren tek varlıktır. Bu değiştirmeyi her zaman olumlu anlamda yapan bir varlık da değildir. Çoğunlukla, insanoğlu, doğanın dengesini bozarak değiştiren bir varlık oluvermektedir.

Uzun süren insanlık tarihinde insanların doğal çevredeki bitkilere, hayvanlara, toprağa ve hatta başka insanlara verdiği çevresel etkilerin katliam derecesine vardığı da malumdur. Belki de, insan, bu hareketleriyle sayıları milyarların çok ötesinde olan canlı sistemini yok etmiş bir varlık olarak dikkat çekmektedir.

Bu genel sosyolojik ve antropolojik analizlerden sonra, Ülkemizdeki ve İlimiz Deprem Yaralısı Malatya’daki örneklere de bir bakalım isterim.

Ülkemiz, eşsiz özellikleriyle doğal güzelliklerinin tartışmasız üstün olduğu bir dünya bölgesinde yer almaktadır. O kadar ki, Türkiye, yazın kışı, kışın yazı; sonbaharda ilkbaharı, ilkbaharda da sonbaharı yaşayabileceğiniz geçiş iklimindeki ender ülkelerden biridir! Malatya da, şüphesiz, ülkede pek çok insanın pek fazla bilemediği saklı cennetleri bünyesinde barındıran bir diyardır. Bu saklı cennetlerden iki tanesi çok fazla kayda değer özellik taşır. Biri Arapgir Kayaarası Kanyonu, diğeri ise Darende Günpınar Şelalesi ve Vadisi.

Bu kadar kısa bir özetle ancak meselenin girizgahını vereceğimiz bu konuya neden ihtiyaç duyulmuştur? Malatya’daki bu iki saklı cennet de çevresel katliamlar ile karşı karşıyadır. Arapgir’deki Vadide bulunan bir Tarihi Roma Köprüsü, taşlarından arındırılarak betonlaştırılıyor. Hem de o kadar çirkin bir şekilde betona büründürülüyor ki, belki de yapılmayıp üstünden insan geçmese bin yıl yıkılmayacak bir köprü aynı Yeni Cami gibi restorasyondan sonra yıkılacak gibi duruyor.

Gelelim asıl çevresel etkinin daha fazla sayıda insan ve doğadaki diğer canlıların yaşamını etkileyeceği mesele olan Günpınar Vadisi Meselesine! Bu vadi gerçekten uhdesinde barındırdığı yeşil doğası, kuvvetli oksijen kaynağı ve sularla bezenmiş bir yaşamın ender görülen numunesi olan bir diyar. Bu ayrıntısına herkes hakim değildir. Ancak suyun çıkış noktasından Şelale’ye kadar olan kısmı ayrı bir güzellik, derenin ana yoldan uzaklaşıp aşağı taraftan bahçeler arasında akışı ile oluşan tabiat harikası hali ayrı bir saklı güzelliktir. Bu kadar güzelliklerin büyük çoğunluğunu sadece şelaleye gelip giderek görebilmeniz imkansızdır. Ahalinin büyük çoğunluğunun İstanbul, Ankara, Malatya, Adana, Osmaniye gibi illerden buraya memleketine yazın gelip gittiği bu saklı cennetin halkın kolektif olarak korunmasını istemesi gibi vasıfları da vardır. Herkes burada yaptırdığı mekanında senenin belli bir döneminde başka yerlerden gelen hemşehrileri ile hasret giderir. Geleneklerini yaşatır. Çocuklarına memleket sevgisi aşılar. Bodrum’daki yazlığı yerine burada kalmayı tercih edenler bile mevcuttur.

Demek ki burada var olan bir yaşam da çevresel etki ile yok edilecektir. Kamulaştırılacak alanda yeri bulunan kişiler bir daha buraya gelmeyi tercih etmeyeceklerdir. Daha uzaktaki varlıklarında vakit geçirmeyi tercih edeceklerdir.

Başka kısmını bilemem, ancak, geniş bir kamuoyunu etkileyecek bir proje için önce geniş kitlenin görüşünün alınması en doğrusudur. Sadece betonlaşma ile mutlu olmuş bir iki insanın rantsal beklentileri yerine sayıları binlerce insana ulaşan ahalinin çoğunluğuna sorulduktan sonra yapılacakların belirlenmesi en doğrusu olur.

Daha önce hem Sivas’ta hem de Malatya’da yeşili öldürüp betonlaşan bir yaşamı yenilik olarak sunan bir anlayışın en sonunda Darende’nin bu saklı cennetinde kendini göstermesi, aslında, halkın tanıdık olmasından ötürü rahatsızlığının ana dayanağı olduğunu söylemek mümkündür. Kernek Şelalesi için yapılan betonlaştırılmış Hollanda Rüzgar Pervaneli değişimi şimdi kendini Darende Günpınar ve vadinin aşağısına doğru Beybağı, Kılıçbağı, Sayfiye gibi mahallelerde gösterecek gibi duruyor.

Gelişme güzeldir. Doğal felaketlere karşı önlemler alınması elbette önemli ve gereklidir. Ancak bunun kamu yararına olup olmadığına bir kaç kişilik grubun bakış açısıyla değil de kamuoyunun ve bilimin bakış açısıyla yapılması doğal olanını temsil eder.

Bir derede taşkın olup olmayacağının koşulları bellidir. Köprüler işlevsiz ise, suyun yolu dolu ise ve dere yatağında yerleşim varsa taşkın kaçınılmazdır. Bunlar yoksa, zorlama tedbir görüntüleriyle doğa katliamı yapılması yerinde bir tutum olmayacaktır.

Çevresel bağlamda tehdit edeceğiniz yaşam ne durumdadır? Bunun bir analizi yapılmalıdır. Yapılmaz ise yaşam döngüsü ile bunun daha ağır faturasını ödeyen yine insan olacaktır. Temiz su bulma sorunu yaşayacaktır. Doğadaki zararlı yaratıkların popülasyonu artacaktır. Faydalı olanlar tükenme tehlikesi yaşayacaktır.

İlimizin farklı pek çok vadisinde insanlar neden evinin önünden geçen suyu içebilirken, avlusunun içinden akan suyu temiz tutup içebiliyor iken, bugün arıtılmadan içemiyor? Bunun cevabı insanın doğayı kendi çıkarına göre aşırı bir biçimde tahrip etmesi biçimindedir.

Günpınar Köyü özelinde Sayın Bekir Sözen ve Sayın Nahit Sözen bildiğim, tanıdığım insanlardır. Onların mücadele ile ilgili çabasını destekliyorum. Malatya Kamuoyunda da daha kuvvetli desteklerin kendilerine verilmesinin sadece onların köyü için değil aynı zamanda Malatya İlinin nadide bir köşesinin özelliğini kaybetmemesi için gerekli olduğunu söyleyebilirim.

İnsan çevresiyle insandır. Çevremizi biz kendimiz korumaz isek, koruyacak başka bir varlık olmayacaktır. Çok değil belki depremin etkisinin geçmesinin üzerinden ortaya çıkacak bir turizm hamlesinde, gezginler kaybolmuş, betonlaşmış bir çevreyi görmeye gelmeyecektir. Daha fazla insan çevre ilişkisinin doğal yaşam alanı olduğu yeri görmek isteyeceklerdir.

Bu projenin derhal sadece suyu koruma projesi olarak yeniden dizayn edilmesi koşulunu yerine getirecek biçimde olması temin edilmelidir. Kaybettiğimiz o kadar çok değer var ki, bunlara Günpınar Vadisi de eklenmesin!

Saygılarımla

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi

mantar

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL