“Biz de Varız..!! Çağrısına Kulaklarımızı Tıkamayalım”….( Selahaddin Canpolat Yazdı ) - Malatya Flaş Haber
Köşe Yazısı

“Biz de Varız..!! Çağrısına Kulaklarımızı Tıkamayalım”….( Selahaddin Canpolat Yazdı )

Çok kıymetli okurlarım, Sizlere yazılarım aracılığı ile ulaşmaktan dolayı çok mutlu biri olarak, engelli kardeşlerimizin günü sadece bir gün ile sınırlı olmadığını vurgulamak üzere kutlama yapıldıktan sonra paylaşmayı planlamış bulunmaktayım…..

“Biz de Varız..!! Çağrısına Kulaklarımızı Tıkamayalım”….( Selahaddin Canpolat Yazdı )

Çok kıymetli okurlarım, Sizlere yazılarım aracılığı ile ulaşmaktan dolayı çok mutlu biri olarak, engelli kardeşlerimizin günü sadece bir gün ile sınırlı olmadığını vurgulamak üzere kutlama yapıldıktan sonra paylaşmayı planlamış bulunmaktayım…

“Yaşama sevinci ile hayata tutunan bütün engelli kardeşlerimizin engelliler günü Kulaklarımızı tıkamadan bizde varız diyen her engelli kardeşimizin

Yaşama sevinci ile hayata tutunmuş bütün engelli kardeşlerimizin sadece bir gün değil her gün yanında olduğumuzu belirtmek isterim…. Genelde toplum olarak hepimizde inanıyoruz ki; Her engelli kendisine imkan verilirse topluma biz sağlamlar kadar yararlı olabilirler diyorum…..

“Unutmayalım ki;

Onlar da bizimle tek vücut ve Bizlerden biri, öyle ise yarının bize ne getireceğini bilebilir miyiz? Kim bilir, belki biz de engelli olabilirdik? O yüzden engellilere her daim anlayışla yaklaşmalıyız. Onların yanında olduğumuz, öyleyse her zorlukta ellerinden tutacağımızı hissettirmek gerekiyor. Günlük hayatta engellilerin yaşadıkları zorluklar olabiliyor. Bizim yapacağımız en anlamlı iş, bu zorlukları en aza indirmek ve engellilere hayatı olabildiğince kolaylaştırmak olmalıdır.

“Engelliler belki de yaşadıkları durumdan ötürü kötümser bir yapıya bürünmüş olabilir. Bunun böyle olmadığını, hayatın zorluklarıyla mücadele etmek ve ayakta kalabilmek gerektiğini onlara benimsetmeliyiz. Çünkü ister sağlıklı olalım, ister engelli olalım hayat bir şekilde devam ediyor, zaman akıp geçiyor. Bu durumda hayata yenik düşmemek için moralimizi bozmadan yaşama sarılmak sanırım çok daha doğru olacaktır.

“Engellileri anlamak konusunda son derece duyarlı olmak en önemli insanlık görevlerimizden biri olmalıdır. Engelli olmak demek gözleri görmeyen, kulağı duymayan veya yürüyemeyen demek değildir. Bana göre asıl engel, engellilere karşı bir ön yargıya sahip olmaktır. Yani onlara olumsuz bir bakış açısıyla bakmaktır. Yapılacak en güzel şey engellilerin de bir insan olduğunu kabul etmek ve onlara yardımcı olmaktır. Fakat onlar kendi eliyle engelli olmadılar, bu durum hayatın insanlara gösterdiği soğuk bir yüzüdür..

“Kısa olarak tanımlama yaparsak; Doğuştan, bir hastalık nedeniyle veya bir kaza sonucu bedensel veya ruhsal bozukluğu olan insanlara engelli denir, Her insanın başına gelebilecek olan bu durum karşısında duyarlı olmalıyız, Engelli insanlara acımak yerine, onları hayata bağlayacak davranışlarda bulunup yaşamlarını kolaylaştırarak mutlu olmalarını sağlamalıyız. Kimi insanlar doğuştan kimi insanlar ise sonradan herhangi bir kaza sonucunda engelli olabilmektedir. Doğuştan ya da sonradan kazanılan engeller hem fiziksel hem de bedensel engeller olarak ortaya çıkabilmektedir.

“Engelli bireyin yaşadığı sıkıntılar ve zorluklar hem aile hem de sosyal çevresinde kendini gösterir. Engellilerin topluma katılmalarının önündeki en büyük engellerden biri de ulaşım, fiziksel çevre ve konut sorunudur. Engellilerin içinde yaşadıkları fiziksel çevre, sahip oldukları fiziksel işlev bozuklukları yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden büyük önem taşımaktadır.

Yaşanılan konuttan tüm kamusal yaşam alanlarına, ve ulaşım araçlarına kadar tüm çevresel unsurların engellilerin özellikleri ve gereksinimleri dikkate alınarak tasarlanmadığı bir gerçektir. Yollar, kaldırımlar, kamu binaları, parklar ve bahçeler, okullar, içinde yaşanılan konutlar, ulaşım araçları ve bunun gibi daha birçok fiziksel çevre unsuru, engellilerin topluma katılmasının önünde büyük bir kısmı çözüme kavuşmuş olsada, yinede ciddi birer engel oluşturmaktadır.

“Böylece sahip olduğu engeli nedeniyle hareket yeteneği sınırlanmış insanların bu ve benzeri sebeplerle yaşadıkları sınırlama daha da pekişmektedir. Bunun anlamı Hareket yeteneği sınırlanan bireyin toplumsal yaşamdan dışlanmasıdır. Oysa bütün bunlar, engellilerin topluma katılmasını, toplumla bütünleşmesini kolaylaştıracak bir biçimde tasarlanabilir ve geliştirilebilir.

“Engelli vatandaşlarımız da yaşamlarını sürdürebilmek için çalışıp para kazanmak zorundadırlar, Çalışmak, bir işe yaradığını hissetmek her insan gibi engelli vatandaşlarımızı da mutlu ederek yaşama dört elle sarılmalarını sağlayacaktır. Bedensel engelli kişilere acımak ve onların durumu karşısında duygulanmak, onların sorunlarına hiçbir çözüm getirmez. Her engellinin yapabileceği bir iş mutlaka vardır, Onlara iş vererek mutlu olmalarını sağlamalıyız, Bilindiği üzere kanun gereği, her yüz işçi çalıştırılan bir iş yerinde, iki engelli işçi çalıştırılmasını zorunlu kılmıştır. Bu durum gerek kurum gerekse özel sektörde kontrol altına alınmalıdır….

Yurdumuzda; görmeyen, işitmeyen, hareket edemeyen, zihinsel ve ruhsal dengesi bozuk yaklaşık milyon üzerinde vatandaşımız bulunmaktadır. Bu sayının yaklaşık bir milyon beş yüz binini çocuklar oluşturmaktadır. Bedensel bir özrü ya da zihinsel bir bozukluğu olan bazı çocukların, öğretilen şeylerin ve öğretme yöntemlerinin öbür okullardan farklı olduğu özel öğretim okullarına gitmeleri gerekir.  Eğitim konusunda belirttiğimiz gibi, toplumu tasarlarken, bir toplum modeli ortaya koyarken, içinde yaşanılan fiziksel çevreyi de o toplumun içinde yaşayan herkesi düşünerek tasarlamak gerekir.

Tüm dünyada olduğu gibi, yurdumuzda da engellileri koruyucu kanunlar vardır. Bir işte çalışan engelliler, engellilik durumuna göre ya gelir vergisi ödemezler ya da indirimli gelir vergisi öderler, Yaşamlarını kolaylaştırmak amacıyla yurt dışından ithal ettikleri araç ve gereçlere gümrük vergisi ödemezler, Çalışan engellinin istediği zaman erken emekli olma hakkı bulunmaktadır. Bu kapsamın biraz daha geniş tutulması kardeşlerimizin yaşamında büyük bir mutluluk yerini alacaktır…

“Unutmayalım ki; Engellilik birey ve ailesi için zorlu yaşam koşullarını beraberinde getirmekte ve onların yaşadığı sorunlarla baş etmeleri sürecinde bizlere görevler düşmektedir. Bu kapsamda engelli bireylerin toplumda yalnızlaşmasını önlemek için onların her an yanında olmalıyız….

“Sonuç olarak; engelli olmak kötü bir şey değildir. Evet, günlük yaşantıda bazı zorluklar yaşıyorlar ancak bunu aşmanın da yolları vardır. İnsanların engelliler ile ilgili olarak anlayışlı olmasını, bilinçlenmesini sağlamak bu sorunları ortadan kaldıracaktır. Kısaca belirtmek gerekirse engellilere karşı sorumluluklarımızı bilmek gerekir. Onlar için her zaman empati kurmalı, hayata olumlu bakmaları hakkında yardımcı olmalıyız. Engelli olmak, insanlığın ortak sorunudur….

“Köşe yazıma damgasını vuran Şu ifade hepimiz için büyük önem arz etmektedir.   “Bir kimsenin mümin kardeşini küçümsemesi günah olarak ona yeter.”

“Din kardeşinin derdine sevinip gülme. Sonra Allah ona merhamet eder, (onun sıkıntısını kaldırır) sana da onun derdini verir. “Vesselam

“Bir diğer hafta başka güzel konularda buluşmak dileğiyle…..

“Kul Selahaddin CANPOLAT”

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL