Salgın nedeniyle evlerimizde olduğumuz şu bayram günlerinde, hazır gündem boşken uzun zamandır yazmayı planladığım ama bir türlü fırsat bulamadığım bir konuya değinmek istiyorum. İnsanların, biraz emeğinin karşılığını alamadığı biraz da..
Salgın nedeniyle evlerimizde olduğumuz şu bayram günlerinde, hazır gündem boşken uzun zamandır yazmayı planladığım ama bir türlü fırsat bulamadığım bir konuya değinmek istiyorum.
İnsanların, biraz emeğinin karşılığını alamadığı biraz da şehrin ışıltılı hayatına kapıldığı için köylerinin kapılarına kilit vurarak bir umut uğruna kent merkezlerine akın akın göç etmesi ile birlikte aile yapılarımız ve yaşantılarımızda köklü değişimler oldu.
Şehirlerde artık çok daha küçük aileler halinde yaşıyoruz; işten eve, evden işe gidip geliyor; geçim derdi uğruna aynı apartmanı paylaştığımız kapı komşumuzun dahi kim olduğunu bilmeden yıllarda yaşayıp gidiyoruz.
İletişim ve ulaşım ağlarının yaygınlaşması ile birlikte dünya artık bir köyden ibaret deniliyor ancak bu köy bildiğimiz köylere hiç benzemiyor. Evet istediğimiz zaman istediğimiz kişiyle görüntülü bile konuşabiliyor; dünyanın öteki ucuna saatler içerisinde varabiliyoruz ama insanlar her geçen gün biraz daha yalnızlaşıyor, içine kapanıyor…
Bırakın interneti, cep telefonunu; Evlerde sabit telefonun dahi olmadığı, her evin önünde birden fazla aracın bulunmadığı zamanlarda kabile içerisinde birinin başına bir iş geldiğinde herkesin haberi olur ve her nerdeyse, ne işi varsa bırakır gelirdi…Şimdi sözde insanlık iletişim ve ulaşım da altın çağı yaşıyor ancak bırakın kabileyi aynı evde yaşayanların bile birbirinden haberi yok…
İşte böylesi bir zamanda değerlerimizden, geleneklerimizden, insanlığından asla taviz vermeyen bir isimden bahsedeceğim; Malatya Türk Ocakları Başkanı Nadir Günata’dan…
Malatya’nın Nadir Abisi, örnek yaşantısıyla bizlere her fırsatta unuttuğumuz insanlık değerlerimizi bizzat yaşayarak hatırlatıyor, eksikliklerimizi tevazu içerisinde fark etmemizi sağlıyor…
Nerede sıkıntıya düşen, hasta olan, yardıma ihtiyaç duyan veya taziyesi olan biri varsa ister haber verin ister vermeyin bir şekilde yardımınıza ilk koşan, size kol kanat gelen ilk kişi Nadir Günata oluyor… Bu duruma defalarca istinasız bir şekilde bizzat yaşayarak şahit oldum. En son yaklaşık üç ay önce Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde anjiyo olduğumda da gecenin bir vaktinde yine yanımda Nadir Ağabey vardı…
Sadece söz konusu kötü günde yanınızda olması değil bunun yanında insanlarla çok kolay iletişim kurup kısa sürede hani görünmeyen ama hissedilen gönülden gönle bir bağ kurma hikayesi var ya bunu başarabilen, hoşgörüsünden ve tevazusundan taviz vermeyen, Türk Ocakları çatısı altında da düzenlettirdiği sohbetlerle toplumun geçmiş ile bağlantısının kopmaması adına mesai yapan bir isimdir Nadir Ağabey…
Sözün özü, bugün bir Bayram Günü, salgından dolayı evlerimizdeyiz belki ama öyle olmasa da gittikçe kabuğumuza çekildiğimiz, eşimizi dostumuzu unuttuğumuz bir zamandayız. Böylesi bir zaman diliminde yardımlaşmayı, paylaşmayı çok seven; her nerede ve ne şartta olursa olsun adeta Hızır gibi yardımınıza koşan ve tüm bunları da sadece Allah rızası için yapan bana göre Malatya’nın yaşayan sembollerinden birisi olan Nadir Günata gibi değerlerimizin kıymetini bilmek ve bu örnek yaşantıyı kendimize kılavuz kılmak ve özümüze dönmek zorundayız.
REMZİ HAYTA
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)