Çoğumuzun sıklıkla karşılaştığı bir sözdür. Bir sohbet ortamında, nerelisin? Neresinden? İçinden mi? dışından mı muhabbeti olur. Sen gururlanarak Darendeliyim dersin. Oradan biri ‘’olmayasın 5 beldenin birinden Darende’den Divriği’den Gürün’den Arapgir’den..
Çoğumuzun sıklıkla karşılaştığı bir sözdür. Bir sohbet ortamında, nerelisin? Neresinden? İçinden mi? dışından mı muhabbeti olur. Sen gururlanarak Darendeliyim dersin. Oradan biri ‘’olmayasın 5 beldenin birinden Darende’den Divriği’den Gürün’den Arapgir’den Eğin’den der. O an bakarsın bakarsın.. anlatsan anlayacak kapasitede değil, anlatmasan çevredekiler merakla cevap bekliyor. Bilen sorunun cevabını hemen yapıştırır, bilmeyen de ağzında lafı geveler durur. Gelin bu sözün aslını astarını hepimiz iyice öğrenelim de, o eleştirel imalı soruların cevabını verelim. Bakalım neymiş,nasılmış sözün aslı astarı.
Bunca yıl sık sık gündemimize gelen rivayetlerin baş kahramanı ‘’Koca Ragıp Paşa’’ dır. Bakalım onuni yaşadığı yıllarda ne demişler: 18. asrın devlet adamı cevval zekalı, iyi görüşlü Fazilet sahibi muvakket bir vezir. ,Koca Ragıp Paşa, sadece başarılı bir vezir değil, çeşitli konularda eserleri, nüktedan sohbetler, şairliği ile de Osmanlı kültür hayatına büyük katkılarda bulunmuş ilmen ve siyaseten kamil bir insandır. Dört başı mamur bir devlet adamıymış. Özellikle siyaset diline pelesenk olmuş;
‘’Merd-i kıpti şecaatin, arz ederken sirkatin söyle’’
Vecize Koca Ragıp Paşa’’ ya aittir. Bu gazelin anlamı: ‘’Her insan kendi ahlakına göre olup biteni yorumlarken, kendini öyle ifade ettiğindendir. Asıl önemli olan önceki sadrazamların yaptığından farklı olarak, Ragıp Paşa adına yaptırdığı cami haziresine değil de kendi adına yaptırdığı kütüphanenin bahçesinde meftun olmasıdır. Memleketimizi emeği geçenlerin, Ragıp Paşa’nın ruhları şad olsun İyi ki bu beldelerde doğmuşuz, her zaman gurur duyacağımız memleketimin insanlarına selam olsun.
Birinci Rivayet: “….olamazsınız beş beldenin birinden”
1698 yılında İstanbul’da doğmuş olan Koca Ragıp Paşa aslen Arapkirlidir.1740’ta Dış İşleri Bakanlığı’nda Reisülküttaplığa getirilen Paşa, 1743’te de Mısır valiliğine atanmıştır. Sayda, Rakka ve Halep valiliklerinden sonra 11 Ocak 1757 – 8 Nisan 1763 tarihleri arasında sadrazamlık yapmıştır. Iyi bir tahsil gören Paşa’nın, şairliği ve edipliği de vardır. “Merd – i kıpti şecaatin arzederken sirkatin söyler (Çingene erkeği yiğitliğini anlatırken hırsızlığını söyler)” beyti darb-ı mesel olmuştur. Şiirlerinin toplandığı “Divan”, diplomasi, siyasi ve sosyal mevzuuları ihtiva eden “Münseat’, “Tahkik ve Tevfik”, “Sefinetü’r-Râgıb” ile birçok manzum ve nesir yazılarını ihtiva eden “Mecmua” adli eserleri vardır. Kitap okumaya ve kütüphaneye çok düşkün olan Paşa Kütüphane gibi hayır müesseseleri kurmaya çok meraklıdır. İstanbul Koska’da çok mükemmel bir kütüphane kurmuştur. 1763 yılında ölen Koca Ragıp Paşa’nın mezarı da kendi adını taşıyan bu kütüphanenin bahçesindedir.
Ragıp Paşa bu iyi alışkanlığını şimdi Malatya’ya bağlı, eskiden de Sivas’a bağlı bir sancak durumundaki memleketi Arapkir’e, Sivas’a bağlı Divrigi sancağının kazası Darende’ye, Darende kazasına bağlı Gürün’e ve Eğin(Kemaliye) olarak bilinen bölgeye de birçok hayırlı hizmetler yapmış, kitaplıklar ve okullar açtırmıştı.
Osmanlı İmparatorluğu’nda medrese, medresede okuyan öğrenciler, cami ve kitaplıklar hakkındaki sayımlar ilk defa Koca Ragıp Paşanın sadrazamlığı zamanında yapılmıştır. Sayım sonuçlarının divanda görüşülmesi sırasında Divriği, Arapkir, Egin, Darende ve Gürün’ün emsali yerlere nispeten medresesi, okuyanı ve âlimi çok olduğu görülmüş ve bu durum dikkat çekmiştir. Nüktedan ve hazır cevaplı biri olan Paşa önceden kulağına gelen,”Arapkir’den geldi devlete erdi” diye arkasından laf atıp, dedikodusunu yapanlara, karşılık olarak: “Divriği’nden, Egin’den, Arapkir’den, Darende’den, Gürün’den olamazsınız bu beş beldenin birinden” diyerek kendini çekemeyenleri cevaplamıştır.
İkinci Rivayet: “….olmayasun beş beldenin birinden”
Aslen Arapkirli olduğu söylenen Koca Ragıp Paşa’nın, biri Arapkirli, diğeri de Eğinli olan iki hattatı vardı. Paşa, 11 Ocak 1757 yılında Sadrazam olunca, işlerin yoğunluğu sebebiyle üç hattatın daha alınmasını emreder.
Yapılan sınav sonucunda seçilen üç hattat, Paşanın huzuruna çıkarılır. Paşa yeni hattatların yazılarına bakar, çok beğenir. Önceki hattatlarından çok memnun olan Paşa, yeni hattatlara” Olmayasun Arapkir’den, Eğinden?” diye sorar. Yeni hattatlardan biri Gürünlü, diğeri Divriğili, üçüncüsü de, Darendeli olduklarını söylerler. Zamanın şairlerinden de olan Paşa duygulanır ve “Olamayasun beş beldenin birinden, Güründen, Darende’den, Divriği’den, Eğin’den, Arapkir’den illa da Arapkir’den.”der ve yeni seçilen hattatlara göreve başlamalarını bildirir. Paşanın bu sözü, sonraları olumsuz bir deyimmiş gibi algılanır.
Oysaki Paşa, “Olamayasun(olmayasın) Arapkir’den, Eğinden” sözüyle, Arapkirli veya Eğinli misiniz demek istemiştir. Ayrıca Paşanın yeni hattatlarının yazısının, çok beğendiği eski hattatlarının yazısına benzerliği karşısında, hattatlarının memleketi olan beş belde insanını bu sözüyle övmüştür. (Alıntıdır)
Osmanlı’nın konuşma dilidir ‘’olmayasun’’, oralı mısın … ( oralı değil misin? ) anlamına gelir. Paşanın bu sözünü anlamayanlar olmayasın diye söylüyorlar. Bugün hala dilimizde vardır. ‘’O gelen sen olmayasın’’veya ‘’ onu diyen sen olmayasın’’ gibi örneklemeler çoğaltılabilir.
Şu bir gerçek ki; yöremizin insanı okumayı öğrenmeyi sever, asırlardır mekteplerde medreselerinde ilim irfan öğrenenler, alimler ulemalar devlet yönetiminde görevli paşalar, sadrazamlar az değildir. Darende’de 36 paşa bir araya gelmiş, böylesi nadir olur denmiş ve Nadir Mahallesi, Nadir Köprüsü adı bu paye için verilmiş. Balaban’da Cumhuriyetten sonra açılan ilkokul, biçki dikiş kurslarında kadınlar, yeni gelinler, genç kızlar okutulmuş, gönderilmiştir.
Günümüzde hala kız çocuklarının okutulması, okutulmaması konuşulurken biizim yöremizde kız çocukları yıllar öncesinden eğitime, iş hayatına katılmıştı. Memleketimiz gerçek bir kültür kentidir. Çocuklarını okutmak için imkanlarınI zorlayan ailelerden ‘’sırtımdaki ceketimi satar seni okuturum’’ sözünü çok duyarız.
Kısacası değerli hemşerilerim, ister şaka yollu söylensin, ister hasetten. Bizim memeleketimiz ve memleketimizden çıkan alimler, bilim insanları, siyasetçiler, tüccarlar, tacirler hemen hepsi, bu toprakların kültür zenginliği ile yoğruldukları için başarılı ve değerliler.
Olmayasın değil Olamazsın deyip son noktayı koyuyorum.
OLAMAZSIN 5 beldenin birinden, Darende’den Divriği’den Gürün’den Arapgir’den Eğin’den…
Nermin Akbalaban Yılmaz Yazdı
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)