Tarih boyunca her insan inandığı inancın, dinin Yaradan’ına yönelmiştir. Sevinç, üzüntü, pişmanlık ve kırgınlık gibi duygularını Onunla paylaşmış, dünyevi konularda talepte bulunmuş ve hep isteklerinin karşılanacağına bir inanç beslemiştir. Çünkü..
Tarih boyunca her insan inandığı inancın, dinin Yaradan’ına yönelmiştir. Sevinç, üzüntü, pişmanlık ve kırgınlık gibi duygularını Onunla paylaşmış, dünyevi konularda talepte bulunmuş ve hep isteklerinin karşılanacağına bir inanç beslemiştir. Çünkü Yüce Yaradan yarattığı her mahlukunu, kulunu kendi haline bırakmamış, zaman zaman elçiler göndererek onlarla iletişime geçmiştir. Vahyin hedefi iki cihanda da insanı huzura ve mutluluğa kavuşturmak olmuştur. DÜNYEVİLEŞME tarih boyunca tüm insan topluluklarının ortak sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Çağrıya olumlu yaklaşanların bunun mükafatını göreceği, olumsuz yaklaşanlara ise azap vaat edilmiştir. Bütün verilen nimetlere, yardımlara, hatta uyarılara rağmen, inananlar dahi nefs tuzağına düşmüşler ve dünyevileşme tehlikesi ile karşı karşıya kalmışlardır. Kapitalist veya Liberal Ekonominin dayattığı tüketim anlayışının yaygınlaşması sonucu insanın yaratıcı ile olan bağı zayıflamış, dünyevileşme diğer bir anlatımla sekülerleşme baskısı artmıştır. Dünyevileşme insan fıtratının tersyüz edilmesi, dünya- ahiret dengesinin dünya lehine bozulmasıdır. Kutsal kitabımız Kuranı Kerimin neredeyse her suresinde, sayfasında dünya-ahiret dengesini kurmaya yönelik hükümler, emir, yasak, uyarı ve mesajlarla doludur. Hazreti Peygamberin “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışınız” buyruğu çok anlamlıdır. Musevilik ve Hristiyanlık da tahrif olunurken ahiret düşüncesi yerine dünyevileşme, insani menfaatler, uydurulmuş dünyevi vaatler ağırlık kazanmıştır. Günümüzde bu durumları yaşayarak görüyoruz ve seyrediyoruz… Dünyevileşmeye karşı duruş sadece dünyanın geçiciliğini, baki olanın ahiret olduğunu bilmekle olmaz. Hava ve heves kontrol edilmedikçe ve dünyaya saplanıp kaldıkça, ilmin insana bir yararı olmaz. İlahi nitelikli bilgiden (Yaratılış Bilgisinden) uzaklaşıp şeytanın kurulu dünyasında yeryüzü saltanatına ve maddeye ram olmuş zihniyet ve sekülerleşmiş insandan söz ediyoruz. Diğer bir boyutta dünyevileşmeye karşı olmak, dünyadan yararlanmayı ve ona çalışmayı terk etmek değildir. Zamanın ve şartların gerektirdiği tedbirleri almak ve dünyadan istifade etmek şarttır. Her insan bu dünyada elbet nasibini arayacak ve alacaktır. Tatbiki meşru olan helal olandır. Dünya nimetlerinden ve onun imkanlarından yararlanmanın dünyevileşme ile bir alakası yoktur. Dünya-Ahiret dengesinde asıl olan dengenin dünya lehine bozulmamasıdır. Yaratılış gayesinin unutulmamasıdır. Lüks ve şatafat içinde yaşayarak, şaşırmamalı ve yanlışa düşmemelidir. Şunu unutmayalım ki ilkbaharın tazeliği ve yeşilliği Sonbaharda solup kuruyacaktır. Açan her çiçek bir gün solar, doğan her insan bir gün ölür… İnsan bu dünyada
kendisine verilmiş olan nimetlere hamd ve şükretmeli ve fazlasını Allah yolunda harcamalıdır. İnsan bu dünyanın cazibesine aldanarak bütün iyiliklerini, bütün kazanımlarını yiyip bitirmemelidir. Asıl olan ruhların arındırılması ve kalplerin selim olmasıdır. Manevi değerlerini bırakarak bayağı olanla yetinmek İman eden bir insanın yapabileceği bir şey değildir. Bu dünya ahireti kazanma aracı oluyorsa anlamlı, olmuyorsa insanın sırtında bir yüktür. Bu dünyanın cazibesine kapılıp gafillerden olmamalıyız.
Değerli Flaş Haber okuyucuları beni sizlerle tanıştıran MESVAK Başkanı Nurettin Konaklı’ya teşekkür ediyor, 2025’e girerken Malatyalı dostlarıma asrın depreminde şehit olanlara rahmet, mağdur olanlara kısa zamanda toparlanma diliyor, yeni yılımızın nefsimize esir olmadan, dünyevileşmeden, sekülerleşmeden uzak bir yıl olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
(*) Em. Belediye Başkanı, Mesvak Eğitim Gönüllüsü
Ahmet DİNÇ (*) Ahmetdinc1947@gmail.com
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)