(II) Dünyevileşme konusunda benim gözlemim günümüzde varlık içeresinde olduğu halde; stres, mutsuzluk, huzursuzluk, bencilleşme ve özüne yabancılaşma gibi olumsuzlukların temel nedeni dünyevileşmedir. Burada hayata, yaratılış amacına bakış ve anlayış, nereden,..
(II) Dünyevileşme konusunda benim gözlemim günümüzde varlık içeresinde olduğu halde; stres, mutsuzluk, huzursuzluk, bencilleşme ve özüne yabancılaşma gibi olumsuzlukların temel nedeni dünyevileşmedir. Burada hayata, yaratılış amacına bakış ve anlayış, nereden, nasıl baktığın ve ne anladığın çok önemlidir. Huzurlu ve erdemli bir toplum ancak paylaşarak, bölüşerek, yardımlaşarak ve dayanışmayla oluşturulabilir. Başkalarını mutlu ederek, başkalarının da mutluluğunu paylaşarak olabilir. Tatbiki en başta adaletli ve ahlaklı bir düzen ve sistem olmalıdır. Kurulacak olan bu düzen insanın iki Cihan (Dünya-Ahiret) mutluluğunu sağlamayı hedeflemelidir. Hani güzel bir söz vardır.” Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.” Düsturu gereği kişinin bu dünya hayatına göre ahiret hayatı şekillenir. Şunu hatırımızdan hiçbir zaman çıkarmayacağız ki bu dünya bir sınav yeridir. Bizlerde bu dünya eğitiminden geçmek, bu eğitimin sınavına girmek için gönderilmiş kullarız. Dünyevileşen kimse aslında yaratılış amacını, sebep ve sonuçlarını kavramamış bir kimsedir. Elbet çalışacağız, elbet üreteceğiz, elbet hizmet edeceğiz, elbet ihtiyaç duyduğumuz şeyler olacak, ama asla bu Dünyanın esiri olmayacağız. Yani Dünyevileşmeyeceğiz. Allah’ın nurundan yaratıldık, bu nuru kirletmeyeceğiz. Böyle olursak inanın hiçbir kaybımız olmayacak ve iki cihan mutluluğunu kazananlardan olacağız… Bu dünyada hayatını “yaradılış” amacına uygun düzenlemeyenler; materyalizmin çarkları arasında ezilmiş, dinini söylemden eyleme dönüştürememiş bir anlayışın sahibidirler… Bu kimseler hem bu dünyada hem de sonrasında ağır bedeller ödemek zorunda kalırlar…Küçük bir açı sapması iki ömründe heder olmasına sebebiyet verebilir. Şunu da bilelim ki, dünyevileşme okları her daim bu dünyadaki hayatımızı tehdit eder bir biçimde bize çevrilmiştir. Çünkü manevi değerlerin zayıfladığı, bilinçlerin dumura uğradığı günümüzde dünya hayatının maddi yönü insanlığı bir uyuşturucunun etkisi gibi tesiri altına almıştır. Pozitivist, materyalist ve egoist bir bakış günümüz insanını bilerek ya da bilmeyerek, farkında olarak ya da olmayarak etkisi altına almıştır. İnsanın aldanmasını engellemek, kazanmasını sağlamak için gerekli önlemleri alarak uyanık olmasını teşvik etmek ve bilinmesi gerekenleri bilmesi için bu yolda örgün ve yaygın eğitime önem verilmelidir. Dünyevileşme, nefisperverleşme dindar olan ya da olmayan herkesi yakından ilgilendiren bir konudur. Günümüzde farz olan ibadetlerini yerine getirdiği halde sosyal alandaki ilişkilerinde hukuka riayet etmeyen, kazancında haram-helal ayırımını gözetmeyen, aile içinde, akrabaları arasında yahut emri altında bulunanlara karşı adaletli olmayan ve kendisini “mümin ” olarak tanımlayan nice insan bulunmaktadır. Dindar olsun ya da olmasın dünya için dünyalık için; yalan söylemek, kul hakkı yemek, Kamu Malına el uzatmak, rüşvet almak, yolsuzluk yapmak vb. dünyevileşmektir. Her iki Cihanda da kaybedenlerden olmaktır.
Sonuç olarak; yaşamakta olduğumuz bu çağda genelde bütün insanlığın, özelde Müslümanların en baş sorunlarından biri dünyevileşmektir. Dünyevileşme dünya-ahiret dengesinin dünya lehine bozulmasıdır. Emanetçilik anlayışından sahiplenme anlayışına geçmektir. Dünyevi işlere gereğinden fazla değer verme, kendini dünyanın cazibesine kaptırma ve esiri haline gelmektir. Kutsal Kitabımız Kur’an’ da: ” Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın” buyrulmaktadır. Bu uyarı dünyayı terk edin demek değildir. Kendi iradenizle dünyevileşmeye karşı bir duruş sergileyin demektir. Tercihlerinizi ona göre ortaya koyun demektir. İnsanlık tarihi boyunca gönderilmiş olan bütün ilahi kitapların hedefi aynıdır. Hayat ve ölüm arasında kimin daha ” güzel ameller” işleyeceğini denemek üzere insanı yaratan Yüce Allah, bu sınavı kazanma yollarını Kur’an’ı Kerimde, Hz. Peygamberin sünnetinde göstermiştir. Bugün itibariyle insanlığın çekmekte olduğu her yanlışın baş nedeni aşırı dünya tutkusudur. Bunun nedenlerini doğru tespit ve doğru teşhis etmek gerekir. Dünyanın süsü, ebedilik arzusu, sadece dünya hayatının tercih edilmesi, bencillik duygusu bu sebeplerin bazılarıdır. Dünyevileşen insanlar diğer insanların bireysel ve toplumsal hayatlarında bir takım hukuka aykırı olumsuz sonuçların doğmasına neden olmaktadır. Bunun sonuçlarını günümüzde yaşıyor ve görüyoruz. Bunun tezahürünü; aşırı hırs, israf, ihtiras, mal biriktirme vb. kötü huylar olarak görüyoruz ve yaşıyoruz. Çare; israfı iktisatta, hırsı kanaatte, bolluğu berekette, yığmayı paylaşmaya, savaşı barışa dönüştürmeye mecburuz. Yazımızı bir şiirimizle bitirelim: “Yazık oldu faydasız geçen zamana, yazık oldu hırs bürünmüş gözlere, yazık oldu duymayanlara, yazık oldu hiç doymayanlara, yazık oldu paylaşmayanlara. Ne kalır geriye kalır senden, Elbet bir gün toprak olacak, Üzerine titrediğin bu beden” Hoşça kalın.
(*) Em. Belediye Başkanı, Mesvak Eğitim Gönüllüsü
Ahmet DİNÇ (*) Ahmetdinc1947@gmail.com
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)