“10 Ocak: Hatırlanma Törenimiz Başladı, Unutulma Yarın!” - Malatya Flaş Haber
Köşe Yazısı

“10 Ocak: Hatırlanma Törenimiz Başladı, Unutulma Yarın!”

Evet, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü…

“10 Ocak: Hatırlanma Törenimiz Başladı, Unutulma Yarın!”

Yine mesajlar, yine yemek davetleri, yine süslü sözler… Belki küçük hediyeler… Ama ertesi gün unutulan bir gerçek: yerel basın. sunulan göstermelik destekler, sahte tebessümler ve oyalama taktikleri…

“44 Yılın Onurlu Mücadelesi”

Ben bu meslekte tam 44 yıl geçirdim. Her türlü zorluğu Rabbimin yardımıyla aşarak, onurlu bir şekilde bugünlere geldim. Ne bu mesleği bıraktım ne de halkın sesi olma sorumluluğundan geri adım attım. Ama bugün, yıllarımı verdiğim bu mesleğin hak ettiği saygıyı görmemesi içimi yakıyor. Biz susuyorsak, onurumuzdandır. Mesleğimize ve kalemimize olan saygımızdandır.

“Süslü Mesajlar Yerine Samimi Adımlar”

Depremin yerle bir ettiği Malatya’da konteynerlerden haber yapan yerel basını görmezden geliyorsunuz. Bürokrasinin ve STK’ların konteyner kentlerde boy gösterip basına poz vermesi hoşunuza gidiyor. Ama o konteynerlerde çalışan yerel basını neden ziyaret etmiyorsunuz? Villalarda mı yaşıyoruz? İşinize geldiğinde “basınımızın güzide mensupları” demeyi biliyorsunuz. Bize o sözleri söylemeyin, Bize öyle gelmeyin..; bize kıymet verin. Süslü sözlerle değil, samimi adımlarla yanımızda olun.

“Yerel Basın Halkın Sesi Olmaya Devam Ediyor”

Yerel basın; halkın derdiyle dertlenen, çaresizlerin sesi olan bir yapı. Ancak bugün reklam alamayan, deprem sonrası yokluk içinde habercilik yapmaya çalışan internet medyasının mücadelesini görmezden geliyorsunuz. Unutmayın, gazetecilik bir meslek değil, halkın vicdanını temsil eden bir görevdir. Bu onurlu mesleği ayakta tutanları yok saymak, halkın haber alma hakkını yok saymaktır.

“Birlikten Kuvvet Doğar”

Bugün yerel basının kendi içinde bölünmüş olması, gazeteciliğin en büyük yaralarından biridir. Ama birlik olmadan güçlenmek mümkün değil. Yerel basın ve internet medyası el ele vermezse, bu meslek daha da zayıflar. Güçlenmek, sesimizi daha gür çıkarmak ve hak ettiğimiz değeri almak için bir olmalıyız. Çünkü düşenin elinden tutacak olan yine biziz.

“Vicdanımız Susturulamaz”

Kalemimiz kırılabilir, ama vicdanımız susturulamaz. 6 Şubat depreminde, Malatya enkaz altındayken gece gündüz demeden çalışan, halkın derdine çare olmaya uğraşan bu mesleğin kahramanlarını unutamazsınız.

“Konteynerlerden Çıkan Çığlık”

Konteynerlerden çıkan bu çığlık, yalnızca bir şehrin değil, onurlu bir mesleğin sesidir. Depremin karanlığında bile umut taşıyan yerel basın mensuplarının fedakârlıkları, süslü sözlerle geçiştirilemez. Eğer bugün bir yetkili “yerel basınımızın kıymetli mensupları” diyorsa, önce o basının hangi şartlarda ayakta durduğunu görmek zorundadır. Bizim konteynerlerdeki soğuk demir masalarımızın ardında halkın sesi olmak için dökülen alın teri var. Ama villalarda yaşayan bizler değiliz!

“Basının Duruşu, Toplumun Duruşudur”

Bir gazetecinin onuru, topluma olan sorumluluğuyla ölçülür. Biz bu mesleği onurumuzla, şerefimizle sürdürüyoruz. Ama bu onuru görmezden geliyorsanız, bilmelisiniz ki bu yalnızca bizim değil, tüm toplumun kaybıdır. Çünkü gazetecilik, yalnızca haber yapmak değil; adaletin, vicdanın ve insanlık değerlerinin aynası olmaktır.

“Samimiyetsiz Törenler İstemiyoruz”

10 Ocak’ta verilen süslü mesajları, düzenlenen davetleri istemiyoruz. Biz bu günü sahte tebessümlerle değil, gerçek adımlarla anlamlı kılmak istiyoruz. Yetkililer, yerel basına süslü hediyeler yerine onurlu bir destek versin. Biz mamayla değil, emeğimizin karşılığı olan saygıyla ayakta durmak istiyoruz. Gazeteciler arasında habercilik ayrımcılığına bir son verilsin. Herkes ekmeğinin derdinde. Bizim Ekmeğimiz Haberdir haber…

“Yeni Bir Sayfa Açalım”

Artık yeni bir sayfa açmanın zamanı geldi. Yerel basın ve internet medyası arasındaki duvarları yıkalım. El ele verelim, birbirimize destek olalım. Çünkü bu mesleğin itibarını koruyacak olan yine bizleriz. Birbirimize sahip çıkmadığımız sürece, ne sesimizi duyurabiliriz ne de hak ettiğimiz saygıyı görebiliriz.

“Biz Dik Durmak İstiyoruz”

Biz, bu meslekte başı eğik dolaşmak istemiyoruz. Onurumuzla, şerefimizle dik durmak istiyoruz. Halkın güvenini kazanmış bir gazeteci, toplumun vicdanıdır. Ama bugün, bu onur yok sayılıyor. İşimize duyduğumuz saygı ve kalemimize olan bağlılık, bizi susturuyor olabilir. Ama unutmayın, bu suskunluk çaresizlik değil, bir duruş meselesidir.

Buradan tüm meslektaşlarıma sesleniyorum: 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde yalnızca anılmak değil, hak ettiğimiz değeri görmek istiyoruz. Hep birlikte el ele vererek, bu mesleği onurlu bir şekilde ileriye taşıyalım. Çünkü gazetecilik yalnızca bir iş değil, bir mücadele ve bir sorumluluktur.

Son olarak, şunu unutmamak gerekir: Kalemi kırmak kolaydır, ama bir gazetecinin onurunu yok etmek imkânsızdır. Biz, halkın sesi olmaya devam edeceğiz. Ve bir gün bu emeğin hakkını alacağımıza inancımız tamdır.

Tüm meslektaşlarımın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. Bu köşe yazım, yıllarca saklayacağım bir onur nişanesi olacak. Çünkü gazetecilik, yalnızca haber yapmak değil; adaleti, vicdanı ve insanlık değerlerini savunmaktır.

Saygılarımla…

REMZİ HAYTA

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL